İLETİŞİM
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
(0224) 970 01 01 Dahili No: -
info@bursabariatric.com
Bariatric Ofis
Bağlarbaşı Mh. 1. Sedir Sk. Medi Loft-2 Bina No:1/5 - Osmangazi/Bursa
T: (0546) 970 11 23
T: (0224) 970 01 23
Bursa Bariatrik Cerrahisi
0 (224) 970 01 23
Email: info@bursabariatric.com
Bursa Bariatric
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
(0224) 970 01 01 Dahili No: -
info@bursabariatric.com
T: (0546) 970 11 23
T: (0224) 970 01 23
Obezite her şeyden önce kişiyi psikolojik bedensel ve sosyal olarak etkileyen bir hastalıktır.
Obezite kişi de diyabet, hiper tansiyon, kolestrol yüksekliği, kalp hastalıkları gibi hastalıklara zemin hazırlar. Çeşitli çalışmalar göstermiştir ki inme yani felç obezite ile doğrudan ilişkidir.
Bunun yanında obezitenin bazı kanser türlerindede artışa sebep olduğu anlaşılmıştır. Bunlar yumurtalık kanseri, pankreas kanseri, kalın bağırsak kanseri olabilir.
Obez olan kişilerde ani ölüm riski yüksektir. Obezite özellikle kadınlar da infertiliteye sebep olabilir. Gebe kalan kadınlarda ise gebelik diyabetine doğum komplikasyonlarına yol açabilir.
Obezite bunların yanında basit anlamda safra kesesi hastalığı, safra kesesi taşı, gut hastalığı, solunum fonksiyonlarında bozulmaya astım, uyku apne sendromu gibi durumlara yol açabilir.
Obezitenin alzheimer ile de direk ilişkili olduğu görülmüştür. Tabii bu kadar çok probleme yol açabilen bir sağlık sorunu öncelikle diyet spor gibi yöntemlerle çözülmesi gerekir.
Her şeyden önce doğal yöntemler kişi diyet yaparak sağlıklı beslenmeyi öğrenerek kilo vermesi tabi ki daha mantıklı olandır.
Ancak morbit obez dediğimiz vücut kitle indeksi 35 in üzerinde ve diyet ve spor denemeleri ile defalarca kilo vermeyi denemiş ancak başaramamış dönem dönem başarmış ancak geri kilo almış hastalarda ameliyat tercih edilebilir ve ister diyetle ister ameliyatla her ne şekilde olursa olsun kişi kilo verdikten sonra kişi risklerin büyük bir çoğunluğunu bertaraf edebilir.
Bariatrik cerrahi (obezite ameliyatı) günümüzde giderek yaygınlaşan yöntemlerden birisidir ve uzun vadede bariatrik ameliyatın sonuçları genelde konvansiyonel yöntemlerle alınanlardan önemli derecede daha iyidir.
Ayrıca, bariatrik ameliyatın en önemli faydaları arasında obezite ile ilişik hastalıklarda azalma ve yaşam kalitesinde algılanabilir düzeyde yükselme sayılabilir.
Obezite ameliyatı olmayı düşünen bir kişi ile yapılacak olan görüşmeler normal poliklinik saatleri içinde ayrılmış özel bir saatte yapılmasında fayda vardır.
Bu kişiler ile yapılacak uzun bir görüşme sırasında kişinin karakteri, beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı değerlendirilir ve bu değerlendirme sonucunda hastanın gerçekten böyle bir ameliyata ihtiyacı olup olmadığı ameliyat olacaksa ne tarzda bir obezite ameliyatı yapılacağı kararlaştırılır.
Hasta ile bu görüşmenin sonucunda hastaya gerekirse bir süre zaman tanımak gerekir. İlk önce kendi ailesi ile beraber bu konuyu değerlendirip görüşüp daha sonra kararını bize bildirebilir.
Bu karar aşamasından sonra riskleri azaltmak için hastaya ameliyata hazırlık aşamasında labaratuvar testleri vitaminler dahil istenir. Akciğer grafisi, kalp grafisi diğer branşlarla yapılan değerlendirmeler ultrasonografi yapılır ki safra kesesinde bir taş olup olmadığı saptanır. Gastroskopi yapılır ki midesinde heliko bakter dediğimiz bir bakteri olup olmadığı araştırılır ki ameliyat öncesi tedavi edilmesi gerekir. Midesinde bir lezyon var mı bu değerlendirilir.
Olmazsa olmaz hastayı muhakkak dahiliye yada endokrinoloji doktorunun değerlendirilmesi gerekir. Beraberinde psikiyatrist hastayı muhakkak görmesi gerekir.
Ayrıca ihtiyaç duyurulursa göğüs hastalıkları hastanın solunum fonksiyonlarını değerlendirmek için görebilir. Kardiyoloji hastayı değerlendirebilir. Bütün bu değerlendirmenin sonucunda anestezi doktoru son olarak hastayı değerlendirir ve ameliyat için onayını verir.
Ameliyattan önce hastanın operasyon riskini azaltmak için diyetisyen belli bir diyet programına alır hastayı bu diyetteki amacımız hem ameliyat sonrasındaki beslenme sürecini hastanın alışmasını sağlamak hem de karaciğeri bir miktar küçülterek ameliyatın teknik olarak daha kolay geçmesini sağlamaktır.
Ameliyat sırasında yada sonrasında oluşabilecek emboli yani pıhtı atması riskini azaltmak için ameliyat sırasında bacaklar pnömatik kompresyon çorapları ile sarılır. Ameliyat sırasında kullanılan cihazlar son derece önemlidir. Damar kapayıcı cihazlar olsun stapler dediğimiz mideyi kesip diken cihazlar olsun bu cihazların tek kullanımlık olması son derece önemlidir. Hatta gelişen teknoji ile mideyi kapatıp kesen şarjlı otomatik cihazlar hasta güvenliğini daha da arttırabilir.
Ameliyatta tabi ki her şeyden önce ameliyatı yapacak cerrrahın ve hemşire ekibinin tecrübesi de son derece önemlidir.
Ameliyattan sonra gerekirse kişi yoğun bakım ünitesine alınabilmeli ve uzun dönemde hasta 2 yıl boyunca diyetisyen ve cerrah tarafından takip altında tutulmalıdır. Tabi ki eğer bir sorun gelişirse gelişen sorunu erkenden farkedebilmek farkedildiği zaman hızlı bir şekilde müdahale edebilmek ve bu bu müdahale sırasında istenilen teçhizata anında ulaşabilecek bir hastanede bu ameliyatı olmakta fayda vardır.
18 – 65 yaş arasında vücut kitle indeksi 35’ in üzerinde olan özellikle hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıkları olan ve beslenme tarzı tüp mide ameliyatı için uygun olmayan bütün morbit obez hastalara uygulanabilir.
Bunun dışında daha önce tüp mide ameliyatı yapmış ancak sonrasında tekrar kilo almış hastalara düzeltme ameliyatı olarak da tercih edilebilir.
Gastrik bypass prosedürleri, vücutta fazla kiloların yağ dokusu şeklinde aşırı birikiminden oluşan ve ciddi sağlık problemlerine yol açan morbid obeziteyi tedavi etmekte kullanılan, bir grup benzer operasyondur. Bariatrik cerrahi, sadece gastrik bypass değil, tüm diğer cerrahi morbid obezite tedavilerini kapsayan genel bir terimdir.
Gastrik bypassta ilk olarak mide küçük bir üst bölüm ve daha geniş, “remnant” denen büyük bir alt bölüme ayrılır. Ardından, her iki poşun ince barsaklarla olan bağlantıları yeniden düzenlenir.
By pass kısa yolu kullanmak anlamına gelir. Gastrik Bypass genel cerrahide mideden barsaklara geçiş yolu oluşturulması anlamına gelir. Mide çıkısını tıkayan çeşitli hastalıklarda uygulanan bşir yöntemdir. Obezite cerrahisinde kullanılan anlamıyla ise Gastrik Bypass Midenin büyük kısmının devre dışı bırakıldığı, alınan gıdanın da bağırsakların neredeyse sadece yarısını kullanılarak sindirilmesini sağlayan bir cerrahi yöntemdir.
Obezite hastası olup kilo veremeyen veya fazla kiloyla beraber kiloya bağlı insülin direnci, eklem rahatsızlığı benzeri şikayetleri olan hastalara uygulanabilir. Bundan beş yıl öncesine kadar en sık uygulanan cerrahi yöntem idi. Ancak tüp midenin daha popüler olması ile uygulanma sıklığı azaldı. Artık tüp mideden sonra tekrar kilo alan hastalarda ikinci ameliyat (revizyon ameliyatı) olarak uygulanmaktadır. Yine revizyon ameliyatı olarak ta daha önce tüp mide, mide bandı, mide katlama, veya vertikal gastroplasti yapılan hastaların tamamına uygulanabilir. Yine bu işlemlerin tamamı laparoskopik olarak (kapalı) yöntemle yapılabilir.
Tam tersine bunlar obezitenin neden olduğu ve daha da şiddetlendirdiği hastalıklardı. Bu hastalıklar ameliyat için engel değil bir nedendir.
Öncelikle ameliyat öncesi her hastaya aşağıdaki tetstler ve tetkikler uygulanır
Bütün bu testler ardından Anestezi, Dahiliye, Kardiyoloji, Göğüs hastalıkları ve Endokrin uzmanlarınca gerekli muayene ve incelemeler yapılır. Bu incelemeler sonucunda öncelikle hastanın kilo almasına neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık olup olmadığına bakılır. Eğer böyle bir hastalık yoksa hasta her ameliyat olacak hasta gibi anestezi yönünden incelenir ameliyata bir engel olup olmadığı bakılır. İlgili uzmanlar gerekirse ameliyat öncesi uygulanacak tedaviler hakkında önerilerde bulunur. Bu sayade ameliyat esnasında ve sonrasında oluşabilecek sorunlar en aza indirilmiş olur.
İşlemin tamamı laparoskopik (kapalı) ameliyat yöntemi ile yapılır. Laparoskopik cerrahi çok sayıda küçük kesi yapılarak gerçekleştirilir. Bu kesilerden yerleştirilen portlar el aletlerinin karına ulaşması için kullanılır. Bunlardan biri bir video kameraya bağlanan cerrahi teleskop ve diğerleri özelleşmiş cerrahi aletlerinin girmesi içindir. Cerrah operasyonu bir video monitörden izler. Tecrübe ile, deneyimli bir laparoskopik cerrah pek çok prosedürü aynen açık ameliyattaki gibi laparoskopik olarak uygulayabilir.
İlk gastrik bypass 1967 yılında yapılmış olmakla beraber, laparoskopik gastrik bypass, Roux-en-Y, ilk kez 1993 yılında gerçekleştirilmiş ve kısıtlı erişim cerrahisi ile gerçekleştirilmesi en zor operasyonlardan biri olarak kabul edilmiştir. Fakat bu metodun kullanılması, bu operasyonu hastanede yatış süresinin kısalması, derlenme süresinin kısalması, daha az iz kalması ve ameliyat yeri fıtığı olasılığının azalması sayesinde çok popüler hale getirmiştir. Midenin girişine yutma borusu ile birleştiği en üst bölümünden yutma borusu tarafında ufak bir mide kısmı (tüm midenin % 5-10’u) bırakılacak şekilde kapatılıp kesilerek ayrılır. Böylece 30 mL’den küçük proksimal gastrik(mide girişinde) bir mide poşu oluşturulur. Bu yeni mide poşu yaklaşık 1 çay bardağından daha küçük hacme sahiptir. Bu ameliyatta midenin herhangi bir bölümü “tüp mide” ameliyatının aksine çıkartılmaz ve yerinde bırakılır. Mide poşu oluşturularak var olan mide devre dışı bırakılır ve besinlerin buraya gelmesi sağlanır. İnce bağırsakların distale (kalın barsağa) doğru giden kısımdan alınarak yaklaşık 50-75 cm kesilir ve oluşturulan yeni mide poşuna bağlanır. Geride kalan ve içinden safra ve pankreas sıvısı gelen ince barsak ucu ise yaklaşır 70-80 cm ileriden tekrar barsağa birleştirilir. Tüm bu kesme, ayırma, birleştirme ve ağızlaştırma işlemleri tamamen ileri teknoloji ürünü olan, tek kullanımlık ve “stapler” olarak bilinen özel aletler ile gerçekleştirilmektedir.
a.Gastrik bypass, Roux-en-Y (proksimal): Bu varyant en sık kullanılan gastrik bypass tekniğidir ve ABD’de en fazla uygulanan bariatrik prosedürdür. En az beslenme problemine yol açan operasyondur. Midenin girişine 30 mL’den küçük proksimal gastrik(mide girişinde) bir mide poşu oluşturulur. Bu yeni mide poşu yaklaşık 1 çay bardağından daha küçük hacme sahiptir. Mide poşu oluşturularak var olan mide devre dışı bırakılır ve besinlerin buraya gelmesi sağlanır. İnce bağırsakların distale (kalın barsağa) doğru giden kısımdan alınarak yaklaşık 50-75 cm kesilir ve oluşturulan yeni mide poşuna bağlanır. Geride kalan ve içinden safra ve pankreas sıvısı gelen ince barsak ucu ise yaklaşır 70-80 cm ileriden tekrar barsağa birleştirilir.
Normal ince barsak 600-1000 cm arasıdır. Barsağın safra gelen ucu yaklaşık 1 metre daha ileriden gıda gelen barsakla birleştirilir. Safranın ince barsağın sonuna doğru gıdayla birleşmesi temel olarak yağ ve nişastaların, fakat bu arada çeşitli mineral ve yağda eriyen vitaminlerin de malabrosbsiyonuna (azalmış emilimine) neden olur. Emilmemiş yağlar ve nişasta kalınbarsağa geçer. Bu daha hızlı kilo kaybı sağlayabilmektedir. Fakat beslenme ile ilgili daha ciddi sorunlar (örneğin ciddi vitamin eksikliği gibi) görülebilmektedir. Ayrıca buradaki bakteriyel ektivite irritan maddelerin üretimine ve kötü kokulu gaz oluşumuna neden olabilir.
Burada barsak ikiye bölünmeden direkt olarak mide ile birleştirilir. Oluşturulması daha basit olmakla beraber, bu yöntem safra ve pankreas enzimlerinin ince barsaktan mideye oradan da yemek borusuna kaçmasına yemek borusunda ciddi enflamasyon (yangı) ve ülserasyona yol açmaktadır. Her ne kadar uygulaması daha basit olsa da çok tercih edilen bir yöntem değildir.
Piyasada çok sayıda farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan firmasının malzemeleri şu an piyasada bulunan ve bütün Dünyada kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Fakat bunların maliyetleri aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerinden çok daha fazladır. Kaldı ki sağlıkta önce maliyet değil güvenlik önemlidir. Kullanılan her ürünün kendine özel seri numarası içeren barkodu bulunmaktadır. Kullanılan her malzemenin barkodu hasta dosyasına konmaktadır. Kullanılan malzemeyi mutlaka sorunuz.
Gastrik Bypass ameliyatı sırasında ve daha sonra 2. günde kaçak testi yapılmaktadır. Ameliyattta yapılan kaçak testinin amacı zımbalarda bir sorun olup olmadığı, dikiş hattında sızıntı olup olmadığının tespitidir. Eğer sızıntı varsa ilgili kısıma ilave dikiş konarak sızıntı önlenir. Yine ameliyat sonrası sıvı gıdalara başlamadan önce kaçak testi yapılarak gerekli önlemlerin zamanında alınması ve müdahale edilmesi sağlanır.
Obezite ameliyatlarında stapler denen özel malzemelerin üzerine ilave dikiş konması tartışmalıdır. Bazı cerrahlar dikiş konmasının kanama ve kaçak olma ihtimalini azalttığını ve her hastaya dikiş konması gerektiğini düşünmektedirler. Bazı cerrahlar ise dikiş konmasının kanama ihtimalini bir miktar azaltsa da kaçak riskini azaltmadığı aksine dikiş konarken damar yaralanması sonrası daha çok kaçak ve kanamaya neden olabileceğini söylemektedirler. Bizim ise klinik yaklaşım olarak bu ikisinin arasındayız. Her hastaya ilave dikiş koymamakla beraber stapler hattı bize yeterince güvenli gelmiyorsa mutlaka ilave dikiş koymaktayız. Sonuçlarımızın Dünya ortalamalarından çok daha iyi olması bizim uyguladığımız yöntemin daha başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Burada en önemli olan nokta ameliyatı yapan cerrahın her türlü soruna müdahale edip düzeltecek yetenek ve tecrübesinin olması gerektiğidir.
Her ameliyat sırasında damar içinde kan pıhtısı olup herhangi bir damarı tıkama ihtimali vardır. Bu kalp, akciğer ve beyin gibi hayati organları besleyen bir damar olduğunda ciddi sorunlara yol açabilir. Hastaların kilosu arttıkça emboli riski de artar. Bu amaçla bu hastalar hangi ameliyat olursa olsun kan sulandırıcı verilmektedir. Her ne kadar kanama riskini bir miktar artırsa da sağladığı fayda çok daha yüksektir. Kan sulandırıcı kullanımı ameliyat öncesi başlayıp iki hafta daha devam etmektedir. Kalp damar hastalığı olan ya da daha önce emboli geçirmiş olan hastalar gibi riski yüksek hastalarda kullanım süresi daha da uzayabilir.
Gastrik Bypass ameliyatı laparoskopik (kapalı) olarak , yani milimetrik deliklerden girerek yapıldığından girişim sonrası ağrı açık ameliyatlara göre çok azdır. Yine de “Ameliyat oldu tabiki ağrısı olacak” tabiri son derece yanlışdır. Yirmi birinci yüzyılda hiçbir hasta ağrı çekmemelidir. Her hastaya ameliyat sonrası ağrı kesici uygulanarak ağrı çekmesi tamamen önlenir. Burada önemli nokta şudur. Herkesin ağrı eşiği farklıdır. Yine ilaç toleransı ve ilaçtan biyoyararlanımı farklıdır. Dolayısıyla tedavi standart olamaz. Her hastanın ihtiyacına göre ağrı kesici tedavi ayrı ayrı düzenlenmelidir.
Kesiler çok küçük olduğu için estetik sonuçlar da son derece iyidir. Birkaç ay sonra bu çizgiler de hemen hemen görülemez hale gelecektir. Yaralar iyileştikden sonra size daha az iz kalması için bir krem önerilecektir. Üç ay boyunca kullanmanız halinde çok daha iyi estetik sonuçlar elde edersiniz.
Ameliyatın 2. günü kaçak testi yapıldıktan sonra sıvı gıda almaya başlayacaksınız. ilk iki haftalık sıvı beslenme ardından iki hafta da yumuşak (püre tarzı) gıda ile besleneceksiniz. Tüm bu süreç boyunca sürekli olarak diyetisyenlerimiz ile iletişim halinde olacaksınız.
İlk 15 gün boyunca hastalara protein takviyesi yapılmaktadır. Özellikle ilk bir yıl hastalara çeşitli vitamin ve mineral takviyeleri yapılmaktadır. Bunlar her hasta için standart olmayıp rutin kontrollerde yapılan tetkikler sonrası hastanın durumuna göre, neye ne kadar ihtiyacı olduğuna göre karar verilir.
Ameliyat laparoskopik (kapalı olarak yapıldığı için ameliyatttan bir iki saat sonra ayağa kalkıp yürüyebilirsiniz. Hastanede kaldığınız dönem boyunca bile bakım hastası olmayacak, kendi öz bakımınızı kendiniz yapabileceksiniz. Masa başı çalışan yada ağır efor gerektirmeyen işlerde çalışan hastalar bir hafta içinde işe geri başlayabilirler. Ağır efor gerektiren hastaların ise en az bir ay süre ile işe ara vermeleri gerekir. Ameliyat sonrası hastalara yeteri kadar süreyle istirahat raporu verilmektedir.
Sıklıkla kendiliğinden emilen dikişler kullanıldığı için dikiş almaya gerek yoktur. Farklı bir nedenle emilmeyen dikiş kullanılmış ise onuncu gün kontrole geldiğinizde dikiş kontrol edilip uygunsa alınır.
Hastaneden çıktığınızda bannyo yapabilirsiniz. Dikiş yerlerinin açık kalıp ıslanmasında sorun yoktur. Duş sonrası temiz bir havlu ile kurulayıp üzerlerine baticon sürün ve kurumasını bekleyin. Baticon çamaşırlarınızda kalıcı leke yapmaz. Onuncu günden sonra artık baticon kullanmaya gerek yoktur.
İlk bir ay boyunca bizim önerdiklerimiz dışımızda hiçbir ilaç kullanmayın. Başka bir hekim tarafından bir ilaç önerildiğinde ise mutlaka bize danışın. Birinci aydan sonra her türlü ilaç kullanabilirsiniz. Yine de çok fazla ağrı kesici kullanmamaya çalışın ve ilaç aldıktan sonda bol sıvı alın.
Gastrik Bypass ile hem gıda alımını hem de gıda emilimini kısıtlar. Midenin neredeyse % 95’lik bölümü , on iki parmak bağırsağı ve ince bağırsağın ilk 1 metrelik üst kısmı devre dışı bırakılmış yani tıbbi anlamda “by-pass” ‘lanmış olur. Gastrik bypass mide boyutunu % 90’ın üzerinde azaltır. Normal mide, bazen 1000 ml’e kadar genişleyebilir. Gastrik bypass poşu ise 15-30 ml boyutundadır. Gastrik bypass poşu midenin en az esneyebilen üst kısmında oluşturulmaktadır ve bu sayede uzun dönemde poşun hacminde anlamlı bir artış olmaz. Hasta küçük miktarda gıda aldığında oluşan ilk yanıt, mide poşunun duvarının gerilmesi ve beyne midenin dolu olduğunu bildiren sinirleri uyarmasıdır. Hasta adeta büyük bir öğün yemiş gibi doygunluk hisseder, fakat aslında birkaç kaşık yemiştir. Pek çok kişi doygunluk hissettiğinde yemeyi kesmez. Fakat hastalar, artan rahatsızlık veya kusmadan korunmak için, daha sonraki lokmalarını çok yavaş ve dikkatlice yemeleri gerektiğini çok hızlı şekilde öğrenirler. Restriktif yöntemlere göre kilo kaybı daha fazladır. Kişinin total aldığı enerji az ve yemeklere intolerans gösterme eğilimi fazladır. Bu sayede hasta hem az yediği hemde yedikleri mideden bağırsağın başına değilde doğrudan sonuna doğru barsağa girdiği için kilo kaybı sağlar.
Gastrik Bypass sonrası yeniden kilo alım riski oldukça düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum yararın sağlanması için, hastanın sadece öğünlerde yemesi, günde 2-3 öğün alması, öğünler arasında atıştırmalardan kaçınması gereklidir. Bu ameliyat ta uzun süre boyunca edinilen yeme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirmektedir. Ameliyatın geç dönemlerinde tekrar kilo alma görülen vakaların neredeyse tamamında, öğün kapasitesinde artma olmamıştır. Tekrar kilo almanın nedeni, öğünler arasında, özellikle de yüksek kalorili atıştırmalardır. Bu tür bir yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıracak bilinen bir operasyon yoktur.
Daha uzun süreli vitamin,mineral eksikliklerine (özellikle B12 vitamini, demir, kalsiyum ve folatta eksikliğe) neden olabilir.
Diyet önerileri, yaşam boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip gerektirmektedir.
Tekrar kilo alımlarda yapılabilecek müdahale seçenekleri daha kısıtlıdır.
Bir sorun olduğunda endoskopi ile safra kanalları ve pankreas kanalına müdahale şansı kalmaz. ERCP, biyopsi gibi işlemler yapılamaz.
Kapatılıp bırakılan mide dokusunu endoskopi ile kontrol şansı kalmaz
Midenin Gharlin (iştah hormonu) salgılayan fundus kısmı alınmadığı için tüp mideye oranla iştah azalması daha azdır.
Gastrik Bypass ameliyatlarının maliyetleri nedir? Pahalı ameliyatlar mıdır?
Kliniğimiz SGK anlaşmalı olup mümkün olduğunca uygun maliyetlerle hizmet vermektedir. İletişim numaralarımızdan detaylı bilgi öğrenilebilirsiniz.
Obezite ameliyatlarının fiyatları diğer ameliyatlardan bir miktar daha yüksektir. Ama burada birkaç başlık son derece önemlidir.
Tüm bu gerekliliklerin karşılanması ameliyatın maliyetini diğer cerrahi işlemlere göre bir miktar daha artırmaktadır. Yaşam kalitesini bir tarafa koysanız bile, uzun dönem olarak bakıldığında ise asıl maliyetli olan obezitedir. Obezitenin neden olduğu eklem aşınmaları, şeker hastalığı, astım, uyku apnesi tansiyon gibi sağlık sorunlarının tedavisi için harcanacak para kat kat daha yüksektir.