İLETİŞİM
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
(0224) 970 01 01 Dahili No: -
info@bursabariatric.com
Bariatric Ofis
Bağlarbaşı Mh. 1. Sedir Sk. Medi Loft-2 Bina No:1/5 - Osmangazi/Bursa
T: (0546) 970 11 23
T: (0224) 970 01 23
Bursa Bariatrik Cerrahisi
0 (224) 970 01 23
Email: info@bursabariatric.com
Bursa Bariatric
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
(0224) 970 01 01 Dahili No: -
info@bursabariatric.com
T: (0546) 970 11 23
T: (0224) 970 01 23
YA SONRA?
Obezite, dünyanın hemen hemen her ülkesinde kendini gösteren, bireyin sağlığı kadar yaşamsal özelliklerini de etkileyen bir ‘modern çağ hastalığı’ olarak göze çarpıyor. Neden modern çağ hastalığı olarak adlandırıyoruz sorusunun cevabı da değişen yaşam standartlarının altında yatıyor.
Masa başı işler, otomobil kullanımına olan düşkünlük, besin değeri olmayan yiyeceklerin hızlıca tüketilmesi, spordan uzak yaşam, televizyon ve bilgisayar başında tüketilen zararlı atıştırmalar, bilinçsiz besin alışverişi, paket ve konserve gıdalara yönelim, şekere düşkünlük gibi birçok neden günümüzde obeziteyi artıran bir yaşama evrilmemize neden oldu.
Tüm bunların yanı sıra gerek televizyon gerekse sosyal medya aracılığıyla bireylere pompalanmaya çalışılan kusursuz beden algısı, obezite hastalarının halihazırda zor olan yaşamlarına daha fazla güçleştirmektedir. Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir birey olmayı sağlayacak bilinçli yaklaşımlar yerine -sözde- güzellik otoritelerinin standartlarını belirleyip dayattığı bedenler, algı yönetimiyle birlikte yanlış çözümleri beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, obezite ile mücadelede ölümle sonuçlanan ilaç alımı ya da insan yaşamını tehdit eden yanlış diyetlere zemin hazırlanmıştır.
Neyse ki bilim var…
Tıp bilim, diğer rahatsızlıklarda olduğu gibi obezite ile ilgili geliştirdiği çözümler arasında cerrahi bir mücadele ile hastalarına yeni bir yaşamın mümkün olacağını gösteriyor.
Tüp mide ameliyatlarıyla bugün birçok obezite hastası, yeni yaşamlarındaki ilk adımlarını mutlu ve sağlıklı bir şekilde atıyor. Bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken noktaysa tüp mide ameliyatı sonrasında gelişebilecek cerrahi komplikasyonlara karşı önlemler almak.
En sık rastlanılan komplikasyonlar arasında kanama ve dikiş hattının kısmen ayrılması yer alır. Farklı gerekçeler ile yapılan mide ameliyatları sonrasında bile aynı komplikasyonlar görülme ihtimali olsa da bilinmelidir ki, burada önemli olan obezite ameliyatları vücut kitle indeksi (VKİ) 40 ve üzerinde olan aşırı kilolu bireylerde yapılmalıdır. Bu kuralın dışında, ancak yaşamı etkileyecek kadar obeziteye bağlı sorunları olan hastalarda VKİ 35-40 arası ise, obezite cerrahisi yapılabilir. Diğer taraftan, vücut kitle indeksi düşük olanlarda cerrahi komplikasyonlar daha sık gelişmekte olduğunun da altı çizilmelidir.
Tüp mide ameliyatı, her ne kadar mideyi küçülterek kilo verilmesini hedefleyen bir ameliyat olsa da, ameliyat geri dönüşümsüz olması nedeni ile uzun yıllara yayılan sonuçları beraberinde getirir.
Ameliyat olan kişinin bir ömür boyu kendine emek vermesini gerektirecek olan cerrahi müdahale, sonrasında dikkatli bir yaşam ve beslenme planını beraberinde getirir. Örneğin, tüp mide ameliyatında, mide by-pass ameliyatına göre daha az görülse de, B vitamini, demir, folik asit, ve D vitamini eksikliği gelişebilir. Bu nedenle, düzenli aralıklarla, bazı vitamin ve elementler için kan tahlilleri yapılmalı ve bir beslenme uzmanı kontrolü altında tüketime yönlenmelidir.
Burada en dikkat edilmesi konu da kontrolsüz kaçamaklara fırsat vermemektir. Uzman denetiminin dışına çıkmak, ‘bir kereden ne olacak’ düşüncesi hayatı riske atan, bedelleri büyük olan sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle, ameliyat sonrası oluşabilecek bu riski en aza indirmek, bireysel kontrolü geliştirmek adına bir psikologla birlikte hareket etmenin faydası göze çarpıyor. Burada kişi, risk almak yerine kendine dürüst olup bir uzmandan destek alırsa, ameliyat sonrası oluşan ya da oluşabilecek psikolojik sorunlardan da kurtulmuş olacak, kendinden daha emin ve sağlıklı adımlarla yeni yaşamında yol alacaktır.
Böylece yeme alışkanlığı konusunda psikoloji uzmanı destekli bir program, hastanın yaşamını kolaylaştıracak ve yaşamsal tehlikeden uzak tutacaktır.
Obezite cerrahisinin en korkulan ve en ciddi komplikasyonlarından biri kaçaktır (leak). Kaçak, tüp mide gibi midenin bir kısmının staplerle (otomatik bir tür zımba cihazı) kesilip çıkarıldığı veya bypass gibi mide ile barsak arasında yeni bir geçişin oluşturulduğu ameliyatlarda bu stapler hattından sızıntı olması durumudur.
Sızıntı olduğunda mide ya da barsak içeriğinin karın içine kaçması karın içi enfeksiyona yol açar. Bu enfeksiyon tedavisiz kalacak olursa karın içi abse, yaygın peritonit (karın zarı iltihabı) ve sepsis (bakterilerin kana karışması) ile ölüme kadar gidebilen ağır bir seyir izleyebilir.
Obezite ameliyatlarında ortalama olarak % 2-3 oranında kaçak riski vardır. Stapler denilen şeyler titanyumdan üretilmiş çok ince zımbalardır. İyileşme tamamlanana kadar dokuya destek olmak amacıyla konurlar. Kimi zaman teknik nedenlerle (dışarıdan normal görünen staplerin olması gereken ve dokuyu bir arada tutan formasyonunun hatalı olması), kimi zaman da dokunun beslenmesinde sorun olması yüzünden kaçak meydana gelebilir.
Kaçak riskini arttıran faktörler hastanın yandaş hastalıkları (özellikle diyabet), mide fıtığı, kronik reflü gibi ek hastalıklar, daha önce geçirilmiş batın içi ameliyatlar (özellikle mide civarında), mide bandı, mide katlama gibi geçirilmiş obezite ameliyatları, cerrah ve ekibin deneyimsizliği, yüksek BMI değerleri, erkek hasta, doku kalınlığına göre hatalı stapler seçimidir.
Staplerin tek kullanımlık olması yanında ,midede stapler hattının da düzgün olması kaçakları önlemede son derece önemli olup,kesilen mide hattı twist (rotasyon-dönüş) ya da king ( katlanma) yapmamalı. Bu anlamda şarjlı yüksek teknoloji ürünleri ( i-drive ultrapowered system-medtronic , eschelon flex powered endopath system – Ethicon ) kullanımı ciddi anlamda avantaj sağlamaktadır.
Stapler hattından erken kanama mide lümeni içine veya dışına olabilir. Çoğu erken dönemdeki üst gastrointestinal kanama hematemez ( kanlı kusma) ve melena ( siyah dışkılama) ile belirti verir.
Stapler hattından Kanama Tedavileri genellikle bariatrik olmayan hastalardaki herhangi bir başka üst sindirim sistemi kanamasından farklı değildir. Tüm vakalarda yaklaşım seri kan sayımı takibi, iyi bir intravenöz yol, sıvı dengesinin ayarlanması, kan sulandırıcıların kesilmesi, vital bulguların takibi ve üst sindirim sistemi endoskopisini içerir.
Kanama olduğu zaman yapılacaklar bellidir. Önemli olan kanama olmadan önlenmesidir. Bunun için ameliyat öncesi ayrıntılı bir değerlendirme ve yapılacak kan tahlillerinde kanama eğilimi olabilecek hastanın tespiti ve ameliyat sırasında tek kullanımlık stapler cihazlarının kullanılmasıdır. Stapler cihazlarının birden fazla kullanılması sırasında bıçak kısmı körelir ve kesme işlemini bir nevi yırtarak yapar ve bu durum kanamaya yol açar.
O nedenle stapler cihazlarının tek kullanımlık olması son derece önemlidir. Ayrıca şarjlı yüksek teknoloji ürünleri (i-drive ultrapowered system-medtronic , eschelon flex powered endopath system- Ethicon ) kullanımı , dikme ve kesme işlemi sırasında çekiştirmeler le dokuya ek travma gelmesini önleyerek kanama ihtimalini en aza indirmektedir.
Tüp mide ameliyatında mide uzun bir hat boyunca kesilip dikildiği için bu hattın düzgün olmasının sağlanması kesim sırasında midenin dönmemesi, katlanmaması gerekir. Aksi halde ameliyattan sonra beslenmeye başlandığında mide bulantısı kusma şikayetler ortaya çıkar.Hatta bu durum stapler hattından kaçaklara bile neden olabilir. Özellikle stapler kullanımı sırasında midenin çıkarılacak kısmının düzgün bir şekilde tutulup çekilmemesi ve staplerin tetik mekanizmasının basımı sırasında olası titreme ve kaymalar nedeniyle bu durum oluşabilmektedir. Bu anlamda şarjlı yüksek teknoloji ürünleri (i-drive ultrapowered system-medtronic , eschelon flex powered endopath system- Ethicon ) ek avantaj sağlamakta ve twist oluşumunu önleyebilmektedir.
1.5 Tatlı Kaşığı Buğday Nişastası
1 Su Bardağı ( 250 cc) Süt
Yarım Olgun Taze Hurma ( Yaklaşık 125 Kalori ) ( Güçlü bir Folik Asit kaynağıdır . )
Süt ve nişastayı iyice çırpın, karıştırarak pişirin. Soğuyunca içine Rondoladıktan sonra kaşıkla iyice bastırarak ince süzgeçten geçirip liflerini ayıkladığınız Hurma püresini ekleyin.
*3. Hafta bittikten sonra yiyebilirsiniz.
200 gr Dana kuyruk sokumu eti
250 gr Kültür Mantarı
2 bütün tatlı Yeşil Biber
3 dal Kuşkonmaz ( Tazesinin mevsimi Mayıs ayıdır. ) ( Sebzeler içinde en çok folik asit içerendir. Hazmı kolaylaştırır , mide için yararlıdır , kandaki şeker miktarını düşürür. )
1 Tatlı kaşığı Buğday Nişastası
2 su bardağı Su
1 su bardağı Süt
1 çay kaşığı Kişniş ( Antiseptiktir , mide ve karın ağrılarına iyi gelir , gaz gidericidir. )
Tuz
Dana etini büyük parçalar halinde düdüklü tencereye 2 su bardağı su ile koyup 40 dakika kaynatın. Sudan çıkardığınız dana etini minik minik didikleyip tencereye koyun üzerine ince doğranmış kültür mantarı, ince kıyılmış kuşkonmazı, bütün tatlı yeşil biberi, 1 çay kaşığı kişnişi ekleyip 15 dakika daha kaynatın. Buğday nişastasını sütün içinde iyice çırpıp yavaş yavaş ocaktan aldığınız çorbanıza ekleyin. 5 dakika daha karıştırarak pişirin. Altını kapatınca tuzunu ekleyin.
* Berrak sıvı döneminde iseniz nişasta eklemeden sadece sütü ekleyin.
** Terbiyeli çorbalar döneminde iseniz süzüp süt ve nişasta katılmış kıvamlı çorbasını için.
*** Pürelere geçmiş iseniz rondolayın.
**** Birinci ayı bitirmiş iseniz tarifteki taneli haliyle içebilirsiniz.