Obezite, günümüzde dünyanın en öncelikli sorunlarından birisidir. Ülkemizde her 10 kişiden 4’ünün obez olduğunu biliyoruz.
Obezite, boya göre vücut ağırlığının ileri derecede arttığı, kardiyovasküler hastalıklara yol açabilen kronik metabolik bir hastalıktır.
Tanısı, vücut kitle indeksi (VKİ), bel çevresi, bel-kalça oranı ölçümleri veya iç organ yağlanmasını değerlendirme imkânı sunan çeşitli ölçüm ve görüntüleme yöntemleri ile konulur.
VKİ, obezite tanısı ve derecesinin saptanmasında boy ve kiloya bakarak hesaplanan, pratik ve kolay bir ölçüm tekniğidir ve vücuttaki toplam yağ miktarı ile ilişkilidir. Pratik olarak boy ölçüsü cm olarak karesi alınır ve çıkan sonuç kiloya bölünür. Ortaya çıkan sonuç vki’dir
Fazla kilolu terimi VKİ’ nın 25-29.9 kg/m² arasında olması ile tanımlanırken, obezite için bu değer 30 kg/m² ve üstü olarak kabul edilir. VKİ ‘nin 20-25 kg/m² arasında olması, iç organ yağ dokusunun fazla olmaması ve 18 yaşından sonra 10 kg’dan fazla kilo alınmaması halinde kardiyovasküler riskte herhangi bir artış yaratmamaktadır.
VKİ 26-30 kg/m² arasında olanlar kardiyovasküler hastalıklar açısından düşük risk, 31-35 kg/m² arasında olanlar ise ılımlı risk artışı ile ilişkilendirilmiştir. VKİ 35 kg/m²’den fazla olanlar yüksek ve çok yüksek kardiyovasküler hastalık riski taşırlar.
Bir meta-analizde, 25 kg/m²’nin üzerindeki VKİ’ye sahip erişkinlerde, her 5 kg/m²‘lik artışta tüm nedenlere bağlı ölüm oranı %30 oranında artarken, kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm artışı yaklaşık %40’lara ulaşmıştır.
Bununla birlikte güncel veriler, bel çevresi ölçümünün ya da bel-kalça oranının, risk belirlemede VKİ’ye göre daha üstün olabileceği ve obez hastalarda artmış bel-kalça oranının VKİ’ye göre risk profilini 3 kat daha fazla arttırabileceğini ortaya koymuştur.
Artık biliyoruz ki obeziteyle mücadelede en etkili tedavi yöntemi obezite ameliyatlarıdır.
Obez olarak yaşamak hayatta birçok yönden kısıtlanmaya neden oluyor. Örneğin yürümekte zorlanmak, çabuk yorulmak, kıyafet seçiminde zorluk, iş hayatında zorluklar, okul hayatında zorluklar, yürümeyen evlilikler gibi.
Obezite ayrıca pek çok hastalığın da kapısını açıyor. Erken dönemde yol açtığı yüksek tansiyon, şeker hastalığı, insülin direnci, karaciğer yağlanması, bel fıtığı, felç geçirme riski, uyku apnesi gibi birçok problemle sağlımızı bozuyor ve insan ömrünü kısaltıyor.
Amerika’da önde gelen sağlık kuruluşlarından biri olan Clivlend Klinik’te yapılan bir çalışmada obezite ve şeker hastalığı olan kişilerden obezite ameliyatı olan ve olmayan 15000 kişiyi 8 yıl boyunca takip etmişler. Çalışmanın sonuçları çok çarpıcı.
Obezite ameliyatı olanlarda kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları ameliyat olmayanlara göre %40 oranında daha az görüldüğü ortaya çıkmış.
Bu 8 yıllık süreçte obezite cerrahisi geçiren grupta obezite ile ilişkili hastalıklardan ölüm oranı yarı yarıya azalmış.
Bu çalışma gösteriyor ki; şişmanlık ameliyatı olanlar sadece fazla kilolarından kurtulmuyor. Obeziteye bağlı mevcut veya ileride oluşabilecek şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı, yüksek kolesterol, karaciğer yağlanması ve siroz gibi ciddi hastalıklardan da kurtulmuş oluyor.
You must be logged in to post a comment.