Tüp mide ameliyatı (mide küçültme ameliyatı) Avantajları ve Ayrıntıları; Tüm mide ameliyatının avantajları dikkati çeker. Tüp mide ameliyatlarının en büyük avantajı komplikasyon riski düşüktür.
Aşırı kilolu bireylerin son 10 yılda tercih ettiği tüp mide ameliyatı, mide küçültme operasyonu olarak da biliniyor.
Tüp mide ameliyatları, başta ABD olmak üzere tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en sık uygulanan şişmanlıkla mücadele yollarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Aşırı kilolu bireyler, şişmanlıktan şikayet edenler ya da görüntüsünden memnun olmayanların başvurduğu tüp mide ameliyatları, uzmanlarca belirli ölçümler yapıldıktan sonra tercih edilen bir yöntemdir.
Tüp Mide Ameliyatı nasıl yapılır? Riskleri, çeşitleri, faydaları!
Kolay ve hızlı yoldan zayıflama yöntemi olarak bilinen Tüp Mide Ameliyatı, aşırı kilo problemi yaşayan kişilerin başvurduğu alternatif bir yöntemdir. Kilo vermek isteyen obezite hastalarına kalıcı tedavi yöntemi sunan Tüp Mide Ameliyatı nedir, nasıl yapılır? Mide Küçültme ameliyatı için kaç kilo almak gerekir?
Tüp mide ameliyatı, karın ön duvarında milimetrik deliklerden “laparoskopik”, yani “kapalı” olarak midenin yaklaşık yüzde 80’lik bölümünün alımıdır.
Tüm mide ameliyatı sırasında bir kesi yapılmadığı için karında bir kesik izi oluşmaz. Tüm mide ameliyatı’nda özel ve tek kullanımlık “stapler” adlı el aletlerinin yardımı ile midenin yüzde 80’lik bölümünü kesip çıkartmaya dayalı “restriktif” , yani gıda alınımını “kısıtlayıcı” bir girişim söz konusudur.
Vücut kitle indeksinin (vücut kütlesinin, uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır) 40’ın üstünde olması, günümüzde en sık rastlanan ve ölümcül hastalıkların kapısını aralayan bir sağlık sorunudur.
Obezite cerrahisi dediğimiz şişmanlık giderici “kapalı” ameliyatlar sayesinde, şişman bireylerin yeniden sağlıklarına kavuşması mümkün olabilmektedir.
Tüp mide ameliyatı tam bu noktada bazı avantajlar sunmaktadır.
Tüp Mide Ameliyatının Avantajlarından bazıları şöyle sıralanabilir:
Mide geçiş yolu daraldığı için az miktarda gıdayla doyma hissi yakalanır.
İştah hissi veren hormon üretimi düşer. Bu da iştah azaltıcı etki gösterir.
Dengeli beslenmek artık daha mümkündür. Her şeyden az az yenebilinir.
Besinlerin mide ve bağırsak sistemindeki doğal akış yolu korunur.
Tüp mide ameliyatlarında komplikasyon ve yan etki oranı oldukça düşüktür.
Tüp mide ameliyatından sonraki bir yıl içinde fazla kiloların büyük bir bölümü kaybedilir.
Tüp mide ameliyatı, her ne kadar mideyi küçülterek kilo verilmesini hedefleyen bir ameliyat olsa da uzun yıllara yayılan sonuçları beraberinde getirir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında hastalarda B vitamini, demir, folik asit, ve D vitamini eksikliği gelişebilmektedir. Bu nedenle, düzenli aralıklarla bazı vitamin ve elementler için kan tahlilleri yapılmalı ve bir beslenme uzmanından destek alınmalıdır.
B vitamini eksikliği, fark edilmediği takdirde beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. B1 vitamini ve B12 vitamini, beyin fonksiyonları için olmazsa olmaz vitaminlerdir. Tüp mide ameliyatı sonrası en sık eksikliği tespit edilen bu vitaminleri uzman kontrolünde almakta yarar vardır.
B12 vitamininin eksikliği depresyon ile kendini gösterebilir ve Alzheimer hastalığına benzer bir tabloya yol açabilir. Demir eksikliğiyse kansızlık ile kendini gösterir ve soluk görünümün dışında, çabuk yorulma ve hızlı kalp atımı en sık karşılaşılan belirtileridir.
Bunların yanı sıra, tüp mide ameliyatından sonra hastalar ilk gün biraz ağrısı yaşamaktadır. Bu nedenle ilk günü rahat geçirebilmeleri için ağrı kesici uygulanmaktadır.
İkinci gün itibariyle hasta, ağrı hissetmemeye başlar. Bu ağrının ikinci gün yaşanmaması, tüm mide operasyonunun ve mide organının özelliği ile ilgilidir. Sonuç itibariyle, tüp mide ameliyatından sonra hasta kısa sürede kendini toparlayıp ayağa kalkarak uzmanlar eşliğinde günlük yaşamına devam edebilmektedir.
Günümüzde; genetiksel yapı, yanlış ve zararlı beslenme, hareketsizlik, iş ve sosyal yaşam koşulları sosyo-kültürel faktörler, psikolojik ve ekonomik sorunlar nedeniyle aşırı kilo almak, eğer önüne geçilmezse, kaçınılmaz bir hal almıştır.
Bugün, Türkiye’de birçok kişi şişmanlıkla mücadele etmektedir. Tüm mide ameliyatı, obezite cerrahisinde ne sık tercih edilen yöntem olarak son yıllarda yükselişe geçen bir mücadele yoludur.
Tüp mide ameliyatı geçiren hastalar, ameliyat öncesi doğru tetkikler, uzman ellerden geçirilen operasyon ve ameliyat sonrası destekle günlük yaşamlarına daha sağlıklı ve yenilenmiş olarak devam etmektedir. Aşırı kiloları nedeniyle sağlık sorunları yaşayan hastaların tüp mide ameliyatını tercih etmelerinin nedeni de başarılı sonuçlara dayanan örneklerin çok sayıda olmasıdır.
Tüp mide ameliyatı geçiren hastalar, yaşamlarında yeni bir sayfa açtıklarını belirterek, saha sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmenin keyfini çıkardıklarını söylüyorlar.
AÇIKLAMA: Tüp mide ameliyatı nedir, kimlere yapılır? Tüm mide ameliyatı Türkiye’de sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir. Tüm mide ameliyatının avantajları dikkati çeker. Tüp mide ameliyatlarında komplikasyon riski düşüktür. Tüp mide ameliyatından hemen sonra kilo verilir. Tüp mide ameliyatından sonra bir yıl içinde hedeflenen kiloya ulaşılır. Şişman insanlar tüp mide ameliyatını bu nedenle tercih eder. Tüp mide ameliyatında karında iz kalmaz. Tüp mide ameliyatında ilk gün ağrı olabilir. Tüp mide ameliyatında ikinci gün ağrı yoktur. Tüp mide ameliyatında midenin yaklaşık yüzde 80’lik bölümü alınır. Tüp mide ameliyatı vücut kitle indeksi 40’ın üstünde olanlara yapılır. Tüp mide ameliyatından sonra yeme alışkanlıkları ve egzersiz gibi çeşitli yaşam tarzı değişikliğine gidilir. Tüp mide ameliyatı sonrasında B1, B12 ve demir gibi vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır. Tüp mide ameliyatından sonra uzman diyetisyen eşliğinde bu vitaminler alınmalıdır.
Obezite ameliyatlarından sonra ölüm riski yüksek midir?
Obezite hastaları genel durumları itibari ile risk altında kişilerdir. Özellikle bu ameliyatı çok fazla yapan merkezlerde bu tarz komplikasyonların yaşanması olağan bir süreçtir. Hiç komplikasyon olamayan bir ameliyat hiç yapılmamış bir ameliyattır.
Obezite ameliyatlarında genel olarak bakacak olursak ölüm riski ‰ 1 binde bir ve ‰ 4 binde dört arasındadır. Karşılaştıracak olursak bir koroner bypass ameliyatında evrensel olarak öngörülen ölüm oranı yüzde iki buçuktur. Bu şu anlama geliyor bir merkez yılda yüz tane koroner bypass ameliyatı yapıyor bunlardan 2 yada 3 tanesi hayatını kaybedebiliyor.
Bu istatistiksel olarak kabul edilebilir bir sınırlar içerisinde yer alır. Ancak bu oranın üzerindeki ölüm tabi ki bu merkezi sorgulanabilir bir hale getirebilir.
Tabi ki evrensel istatistiklere uygun olarak kabul edilebilir riski aşmamak lazım. Buda kendini bu işe adamış cerrahi ekibin 7 gün 24 saat hastaya hizmet verebilmesi hastanenin donanımı üstün teknoloji cihazlarla ameliyatları yapabilen güncel gelişmeleri takip edebilen hastasıyla ilgilenebilen bir ekip tarafından sağlanır.
Obezite ameliyatı riskleri! Ölüm riski nasıl azaltılır? Videolu Anlatım
Obezite Tüp Mide ameliyatında riskleri en aza indirmek için nelere dikkat edilmelidir?
Obezite ameliyatı olmayı düşünen bir kişi ile yapılacak olan görüşmeler normal poliklinik saatleri içinde ayrılmış özel bir saatte yapılmasında fayda vardır.
Bu kişiler ile yapılacak uzun bir görüşme sırasında kişinin karakteri, beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı değerlendirilir ve bu değerlendirme sonucunda hastanın gerçekten böyle bir ameliyata ihtiyacı olup olmadığı ameliyat olacaksa ne tarzda bir obezite ameliyatı yapılacağı kararlaştırılır.
Hasta ile bu görüşmenin sonucunda hastaya gerekirse bir süre zaman tanımak gerekir. İlk önce kendi ailesi ile beraber bu konuyu değerlendirip görüşüp daha sonra kararını bize bildirebilir.
Bu karar aşamasından sonra riskleri azaltmak için hastaya ameliyata hazırlık aşamasında labaratuvar testleri vitaminler dahil istenir. Akciğer grafisi, kalp grafisi diğer branşlarla yapılan değerlendirmeler ultrasonografi yapılır ki safra kesesinde bir taş olup olmadığı saptanır. Gastroskopi yapılır ki midesinde heliko bakter dediğimiz bir bakteri olup olmadığı araştırılır ki ameliyat öncesi tedavi edilmesi gerekir. Midesinde bir lezyon var mı bu değerlendirilir.
Olmazsa olmaz hastayı muhakkak dahiliye yada endokrinoloji doktorunun değerlendirilmesi gerekir. Beraberinde psikiyatrist hastayı muhakkak görmesi gerekir.
Ayrıca ihtiyaç duyurulursa göğüs hastalıkları hastanın solunum fonksiyonlarını değerlendirmek için görebilir. Kardiyoloji hastayı değerlendirebilir. Bütün bu değerlendirmenin sonucunda anestezi doktoru son olarak hastayı değerlendirir ve ameliyat için onayını verir.
Ameliyattan önce hastanın operasyon riskini azaltmak için diyetisyen belli bir diyet programına alır hastayı bu diyetteki amacımız hem ameliyat sonrasındaki beslenme sürecini hastanın alışmasını sağlamak hem de karaciğeri bir miktar küçülterek ameliyatın teknik olarak daha kolay geçmesini sağlamaktır.
Ameliyat sırasında yada sonrasında oluşabilecek emboli yani pıhtı atması riskini azaltmak için ameliyat sırasında bacaklar pnömatik kompresyon çorapları ile sarılır. Ameliyat sırasında kullanılan cihazlar son derece önemlidir. Damar kapayıcı cihazlar olsun stapler dediğimiz mideyi kesip diken cihazlar olsun bu cihazların tek kullanımlık olması son derece önemlidir. Hatta gelişen teknoji ile mideyi kapatıp kesen şarjlı otomatik cihazlar hasta güvenliğini daha da arttırabilir.
Ameliyatta tabi ki her şeyden önce ameliyatı yapacak cerrrahın ve hemşire ekibinin tecrübesi de son derece önemlidir.
Ameliyattan sonra gerekirse kişi yoğun bakım ünitesine alınabilmeli ve uzun dönemde hasta 2 yıl boyunca diyetisyen ve cerrah tarafından takip altında tutulmalıdır. Tabi ki eğer bir sorun gelişirse gelişen sorunu erkenden farkedebilmek farkedildiği zaman hızlı bir şekilde müdahale edebilmek ve bu bu müdahale sırasında istenilen teçhizata anında ulaşabilecek bir hastanede bu ameliyatı olmakta fayda vardır.
Obezite Ameliyatı Mide Küçültme Ameliyatı Riskleri Videosu
YA SONRA?
Obezite, dünyanın hemen hemen her ülkesinde kendini gösteren, bireyin sağlığı kadar yaşamsal özelliklerini de etkileyen bir ‘modern çağ hastalığı’ olarak göze çarpıyor. Neden modern çağ hastalığı olarak adlandırıyoruz sorusunun cevabı da değişen yaşam standartlarının altında yatıyor.
Masa başı işler, otomobil kullanımına olan düşkünlük, besin değeri olmayan yiyeceklerin hızlıca tüketilmesi, spordan uzak yaşam, televizyon ve bilgisayar başında tüketilen zararlı atıştırmalar, bilinçsiz besin alışverişi, paket ve konserve gıdalara yönelim, şekere düşkünlük gibi birçok neden günümüzde obeziteyi artıran bir yaşama evrilmemize neden oldu.
Tüm bunların yanı sıra gerek televizyon gerekse sosyal medya aracılığıyla bireylere pompalanmaya çalışılan kusursuz beden algısı, obezite hastalarının halihazırda zor olan yaşamlarına daha fazla güçleştirmektedir. Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir birey olmayı sağlayacak bilinçli yaklaşımlar yerine -sözde- güzellik otoritelerinin standartlarını belirleyip dayattığı bedenler, algı yönetimiyle birlikte yanlış çözümleri beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, obezite ile mücadelede ölümle sonuçlanan ilaç alımı ya da insan yaşamını tehdit eden yanlış diyetlere zemin hazırlanmıştır.
Neyse ki bilim var…
Tıp bilim, diğer rahatsızlıklarda olduğu gibi obezite ile ilgili geliştirdiği çözümler arasında cerrahi bir mücadele ile hastalarına yeni bir yaşamın mümkün olacağını gösteriyor.
Tüp mide ameliyatlarıyla bugün birçok obezite hastası, yeni yaşamlarındaki ilk adımlarını mutlu ve sağlıklı bir şekilde atıyor. Bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken noktaysa tüp mide ameliyatı sonrasında gelişebilecek cerrahi komplikasyonlara karşı önlemler almak.
En sık rastlanılan komplikasyonlar arasında kanama ve dikiş hattının kısmen ayrılması yer alır. Farklı gerekçeler ile yapılan mide ameliyatları sonrasında bile aynı komplikasyonlar görülme ihtimali olsa da bilinmelidir ki, burada önemli olan obezite ameliyatları vücut kitle indeksi (VKİ) 40 ve üzerinde olan aşırı kilolu bireylerde yapılmalıdır. Bu kuralın dışında, ancak yaşamı etkileyecek kadar obeziteye bağlı sorunları olan hastalarda VKİ 35-40 arası ise, obezite cerrahisi yapılabilir. Diğer taraftan, vücut kitle indeksi düşük olanlarda cerrahi komplikasyonlar daha sık gelişmekte olduğunun da altı çizilmelidir.
Tüp mide ameliyatı, her ne kadar mideyi küçülterek kilo verilmesini hedefleyen bir ameliyat olsa da, ameliyat geri dönüşümsüz olması nedeni ile uzun yıllara yayılan sonuçları beraberinde getirir.
Ameliyat olan kişinin bir ömür boyu kendine emek vermesini gerektirecek olan cerrahi müdahale, sonrasında dikkatli bir yaşam ve beslenme planını beraberinde getirir. Örneğin, tüp mide ameliyatında, mide by-pass ameliyatına göre daha az görülse de, B vitamini, demir, folik asit, ve D vitamini eksikliği gelişebilir. Bu nedenle, düzenli aralıklarla, bazı vitamin ve elementler için kan tahlilleri yapılmalı ve bir beslenme uzmanı kontrolü altında tüketime yönlenmelidir.
Burada en dikkat edilmesi konu da kontrolsüz kaçamaklara fırsat vermemektir. Uzman denetiminin dışına çıkmak, ‘bir kereden ne olacak’ düşüncesi hayatı riske atan, bedelleri büyük olan sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle, ameliyat sonrası oluşabilecek bu riski en aza indirmek, bireysel kontrolü geliştirmek adına bir psikologla birlikte hareket etmenin faydası göze çarpıyor. Burada kişi, risk almak yerine kendine dürüst olup bir uzmandan destek alırsa, ameliyat sonrası oluşan ya da oluşabilecek psikolojik sorunlardan da kurtulmuş olacak, kendinden daha emin ve sağlıklı adımlarla yeni yaşamında yol alacaktır.
Böylece yeme alışkanlığı konusunda psikoloji uzmanı destekli bir program, hastanın yaşamını kolaylaştıracak ve yaşamsal tehlikeden uzak tutacaktır.