İLETİŞİM
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
(0224) 970 01 01 Dahili No: -
info@bursabariatric.com
Bariatric Ofis
Bağlarbaşı Mh. 1. Sedir Sk. Medi Loft-2 Bina No:1/5 - Osmangazi/Bursa
T: (0546) 970 11 23
T: (0224) 970 01 23
Bursa Bariatrik Cerrahisi
0 (224) 970 01 23
Email: info@bursabariatric.com
Bursa Bariatric
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
(0224) 970 01 01 Dahili No: -
info@bursabariatric.com
T: (0546) 970 11 23
T: (0224) 970 01 23
Tüp mide ameliyatı (mide küçültme ameliyatı) Avantajları ve Ayrıntıları; Tüm mide ameliyatının avantajları dikkati çeker. Tüp mide ameliyatlarının en büyük avantajı komplikasyon riski düşüktür.
Aşırı kilolu bireylerin son 10 yılda tercih ettiği tüp mide ameliyatı, mide küçültme operasyonu olarak da biliniyor.
Tüp mide ameliyatları, başta ABD olmak üzere tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en sık uygulanan şişmanlıkla mücadele yollarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Aşırı kilolu bireyler, şişmanlıktan şikayet edenler ya da görüntüsünden memnun olmayanların başvurduğu tüp mide ameliyatları, uzmanlarca belirli ölçümler yapıldıktan sonra tercih edilen bir yöntemdir.
Kolay ve hızlı yoldan zayıflama yöntemi olarak bilinen Tüp Mide Ameliyatı, aşırı kilo problemi yaşayan kişilerin başvurduğu alternatif bir yöntemdir. Kilo vermek isteyen obezite hastalarına kalıcı tedavi yöntemi sunan Tüp Mide Ameliyatı nedir, nasıl yapılır? Mide Küçültme ameliyatı için kaç kilo almak gerekir?
Tüp mide ameliyatı, karın ön duvarında milimetrik deliklerden “laparoskopik”, yani “kapalı” olarak midenin yaklaşık yüzde 80’lik bölümünün alımıdır.
Tüm mide ameliyatı sırasında bir kesi yapılmadığı için karında bir kesik izi oluşmaz. Tüm mide ameliyatı’nda özel ve tek kullanımlık “stapler” adlı el aletlerinin yardımı ile midenin yüzde 80’lik bölümünü kesip çıkartmaya dayalı “restriktif” , yani gıda alınımını “kısıtlayıcı” bir girişim söz konusudur.
Vücut kitle indeksinin (vücut kütlesinin, uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır) 40’ın üstünde olması, günümüzde en sık rastlanan ve ölümcül hastalıkların kapısını aralayan bir sağlık sorunudur.
Obezite cerrahisi dediğimiz şişmanlık giderici “kapalı” ameliyatlar sayesinde, şişman bireylerin yeniden sağlıklarına kavuşması mümkün olabilmektedir.
Tüp mide ameliyatı tam bu noktada bazı avantajlar sunmaktadır.
Tüp Mide Ameliyatının Avantajlarından bazıları şöyle sıralanabilir:
Mide geçiş yolu daraldığı için az miktarda gıdayla doyma hissi yakalanır.
İştah hissi veren hormon üretimi düşer. Bu da iştah azaltıcı etki gösterir.
Dengeli beslenmek artık daha mümkündür. Her şeyden az az yenebilinir.
Besinlerin mide ve bağırsak sistemindeki doğal akış yolu korunur.
Tüp mide ameliyatlarında komplikasyon ve yan etki oranı oldukça düşüktür.
Tüp mide ameliyatından sonraki bir yıl içinde fazla kiloların büyük bir bölümü kaybedilir.
Tüp mide ameliyatı, her ne kadar mideyi küçülterek kilo verilmesini hedefleyen bir ameliyat olsa da uzun yıllara yayılan sonuçları beraberinde getirir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında hastalarda B vitamini, demir, folik asit, ve D vitamini eksikliği gelişebilmektedir. Bu nedenle, düzenli aralıklarla bazı vitamin ve elementler için kan tahlilleri yapılmalı ve bir beslenme uzmanından destek alınmalıdır.
B vitamini eksikliği, fark edilmediği takdirde beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. B1 vitamini ve B12 vitamini, beyin fonksiyonları için olmazsa olmaz vitaminlerdir. Tüp mide ameliyatı sonrası en sık eksikliği tespit edilen bu vitaminleri uzman kontrolünde almakta yarar vardır.
B12 vitamininin eksikliği depresyon ile kendini gösterebilir ve Alzheimer hastalığına benzer bir tabloya yol açabilir. Demir eksikliğiyse kansızlık ile kendini gösterir ve soluk görünümün dışında, çabuk yorulma ve hızlı kalp atımı en sık karşılaşılan belirtileridir.
Bunların yanı sıra, tüp mide ameliyatından sonra hastalar ilk gün biraz ağrısı yaşamaktadır. Bu nedenle ilk günü rahat geçirebilmeleri için ağrı kesici uygulanmaktadır.
İkinci gün itibariyle hasta, ağrı hissetmemeye başlar. Bu ağrının ikinci gün yaşanmaması, tüm mide operasyonunun ve mide organının özelliği ile ilgilidir. Sonuç itibariyle, tüp mide ameliyatından sonra hasta kısa sürede kendini toparlayıp ayağa kalkarak uzmanlar eşliğinde günlük yaşamına devam edebilmektedir.
Günümüzde; genetiksel yapı, yanlış ve zararlı beslenme, hareketsizlik, iş ve sosyal yaşam koşulları sosyo-kültürel faktörler, psikolojik ve ekonomik sorunlar nedeniyle aşırı kilo almak, eğer önüne geçilmezse, kaçınılmaz bir hal almıştır.
Bugün, Türkiye’de birçok kişi şişmanlıkla mücadele etmektedir. Tüm mide ameliyatı, obezite cerrahisinde ne sık tercih edilen yöntem olarak son yıllarda yükselişe geçen bir mücadele yoludur.
Tüp mide ameliyatı geçiren hastalar, ameliyat öncesi doğru tetkikler, uzman ellerden geçirilen operasyon ve ameliyat sonrası destekle günlük yaşamlarına daha sağlıklı ve yenilenmiş olarak devam etmektedir. Aşırı kiloları nedeniyle sağlık sorunları yaşayan hastaların tüp mide ameliyatını tercih etmelerinin nedeni de başarılı sonuçlara dayanan örneklerin çok sayıda olmasıdır.
Tüp mide ameliyatı geçiren hastalar, yaşamlarında yeni bir sayfa açtıklarını belirterek, saha sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmenin keyfini çıkardıklarını söylüyorlar.
AÇIKLAMA: Tüp mide ameliyatı nedir, kimlere yapılır? Tüm mide ameliyatı Türkiye’de sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir. Tüm mide ameliyatının avantajları dikkati çeker. Tüp mide ameliyatlarında komplikasyon riski düşüktür. Tüp mide ameliyatından hemen sonra kilo verilir. Tüp mide ameliyatından sonra bir yıl içinde hedeflenen kiloya ulaşılır. Şişman insanlar tüp mide ameliyatını bu nedenle tercih eder. Tüp mide ameliyatında karında iz kalmaz. Tüp mide ameliyatında ilk gün ağrı olabilir. Tüp mide ameliyatında ikinci gün ağrı yoktur. Tüp mide ameliyatında midenin yaklaşık yüzde 80’lik bölümü alınır. Tüp mide ameliyatı vücut kitle indeksi 40’ın üstünde olanlara yapılır. Tüp mide ameliyatından sonra yeme alışkanlıkları ve egzersiz gibi çeşitli yaşam tarzı değişikliğine gidilir. Tüp mide ameliyatı sonrasında B1, B12 ve demir gibi vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır. Tüp mide ameliyatından sonra uzman diyetisyen eşliğinde bu vitaminler alınmalıdır.
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de fazla kilo ve obezite oranları salgın düzeyinde artış göstermektedir. Ekim 2015’de yayınlanan TUIK raporuna göre, ülkemizde kadınların üçte biri, erkeklerin ise beşte biri obez hale gelmiştir. Yani neredeyse 10 kişiden 3’ü obeziteden muzdariptir.
Obezite, sağlık üzerindeki birçok zararlı etkisi gibi, üreme sağlığı üzerinde de ciddi kötü etkilere sahiptir. Bu etkinin en önemli nedenleri, yumurtalıklar etrafında yağ birikiminin ovulasyon dengesini bozması, polikistik over sendromuna bağlı yumurtlama ve adet düzensizlikleri, biriken fazla yağ dokusunun tetiklediği hormonal dengesizlikler ve elbette obeziteye bağlı özbenlik algısı ve seksüel istekte azalmadır.
Obezite cerrahisi uygulanma oranlarını artmasıyla her geçen gün daha çok sayıda genç kadın da obeziteden kurtulmakta ve doğurganlık çağındaki bu kadınların hamileliği de ayrı bir inceleme konusu olmaktadır. Bu konuda en çok merak edilenler ise tüp mide ameliyatından sonra gebe kalmanın güvenli olup olmadığı, obezite ameliyatından sonra hamilelik için ne kadar beklenilmesi gerektiği, gebelik ve doğumun sağlıklı bir şekilde gerçekleşip gerçekleşemeyeceğidir.
Şimdiye kadar yapılan çalışmalar obezite cerrahisi geçirmenin sağlıklı bir gebeliğe engel olmadığı gibi, bir çok açıdan riskleri azalttığını göstermektedir. Morbid obez kadınların çoğunda sterilite (kısırlık) problemi görüldüğü gibi, gebe kalırlarsa bu gebelikler gebelik diyabeti, preeklampsi ve fetal distress gibi nedenlerle yüksek riskli gebelikler olacaktır. Oysa bilinmektedir ki, gerçekleşen gebeliklerin neredeyse yarısı istemsiz gebeliklerdir. Bu da, obez kadınlardaki gebeliklerin ne kadar büyük bir risk yarattığını göstermektedir.
Sadece ABD’de 1998-2005 yılları arasında % 83’ü doğurganlık çağındaki kadınlar olmak üzere, obezite ameliyatlarının oranı % 800 düzeyinde artmıştır. Obezite cerrahisi kısırlığın en önemli nedeni olan obeziteyi ortadan kaldıracağından, bu kadınların çoğunun hamile kalacağı önceden tahminlenebilir.
Bir çok obez anne adayı, obezite cerrahisinden sonra gebelik ve doğumun riskli olacağı, kansızlık, beslenme sorunları ve bebekte gelişme geriliği yaratacağı gibi nedenlerle endişelidir. Oysa çalışmalar göstermiştir ki, obezite cerrahisi başta gebelik diyabeti, yüksek tansiyon gibi gebeliği riske atabilecek problemleri yarıya yakın oranda azaltmaktadır. Makrosomi, yani aşırı kilolu bebek riski azalacağından sezaryen oranları da düşmektedir. 2008’de, o zamana kadarki 75 çalışmayı birleştiren bir incelemeye göre, obezite cerrahisinden sonra gebelik ve doğum, obezken olandan kesinlikle daha az risklidir. Üstelik obezite cerrahisi olan gebelerde gebelik sırasında kilo alımı da, geçirmeyenlerden çok daha az olmaktadır.
Yapılan birçok çalışmanın sonucuna göre, gebe kalmak için idealde 18-24 ay beklenmesi gerektiği, minimum bekleme süresinin ise 12 ay olması gerektiği bildirilmiştir. Bu bekleme süresi anne adayının yeni beslenme düzenine alışıp gerekli besin alımını düzene sokabilmesi, bu dönemde gelişebilecek komplikasyonların gebelikle etkileşiminin önlenmesi ve iyileşme sürecinin ideal şekilde tamamlanabilmesi için gereklidir. Çünkü gebelik başlı başına tüm metabolizmayı etkileyen bir olaydır. Bu dönemde besin maddelerinin, vitamin ve minerallerin çoğunluğu bebeğe yönlendirilecektir. Yine enerji ve vitamin ihtiyacının arttığı bir dönemdir. Gebelik nedeniyle yaşanabilecek sindirim problemleri, mide bulantısı ve kusma gibi yan etkilerin obezite cerrahisiyle etkileşmesi durumu karmaşıklaştıracaktır.
Obezite cerrahisinden sonra doğumda sezaryenin gerekli olduğuna yönelik hiçbir zorunluluk yoktur. Hatta sezaryene neden olan iri bebek gibi problemler obezite cerrahisinden sonra azalmaktadır. Ancak bu gebelikler kıymetli ve riskli gebelik kapsamında olduğundan sezaryenin daha fazla tercih edildiği de bir gerçektir.
Obezite ameliyatı sonrası sağlıklı bir gebelik ve doğum için en önemli konu beslenmedir. Beslenme programı geçirdiğiniz ameliyat türüne göre ve sizin bireysel ihtiyaçlarınıza göre değişebilir. Tüp mide ameliyatlarından sonra ağız yolundan alınan destek vitaminler yeterli olurken, bypass ve emilimi kısıtlayan ameliyatlarda bazen damar yolundan takviye gerekebilir. Gebelik süresinde özel takip gerektiren ve desteklenmesi gereken en önemli vitaminler folat, B12, demir, kalsiyum ve D vitaminidir.
Özel beslenme danışmanlığı obezite ameliyatından sonra çok önemlidir ve gebelik süresince de yakınen sürdürülmelidir. Normalde geçerli olan günde 60 gram protein gibi temel kurallar gebelikte de biraz daha arttırılarak geçerlidir. Bunun yanısıra ilgili uzmanlarca ultrason ve kan tahlilleriyle takiplerin düzenli olarak sürdürülmesi ve gerekli vitamin takviyelerinin eklenmesi sorunsuz bir gebelik süreci sağlayacaktır.
Gebelik yüzünden ameliyatla verilen kiloların alınması söz konusu değildir. Hatta, obezite cerrahisi geçiren hastalar, geçirmeyen gebelere göre daha az kilo alırlar. Aslında temel olan gebelik sırasında hiçbir şekilde sağlıklı beslenme düzeninden sapmamak ve asla gereksiz kalori almamaktır. 2008’de yapılan bir araştırma, gebelik sırasında normalin üstünde kilo alımının anne ve bebeğin sağlık risklerini iki kat arttırdığını göstermiştir. İdeal olan gebelik süresince bariatrik diyetisyenle birlikte sağlıklı beslenme planına devam etmektir.
Özetleyecek olursak, obezite cerrahisinden sonra gebe kalmayla ilgili bir çok sorun düzeleceğinden korunma ihmal edilmemelidir, ideal süre olan 18 ay veya en az 12 ay beklenmelidir, beslenme ve vitamin düzeyi takibi ihmal edilmemelidir. Kadın doğum uzmanı geçirilen ameliyat hakkında mutlaka bilgilendirilmelidir.
Türkiye‘ de yeni yeni uygulanmaya başlanan mide botoksu dünyada uzun zamandır uygulanmaktadır Mide botoksu, endoskopik olarak uygulanan, midenin iştah ve açlık üzerinde etkili olan sinir ve kaslarını geçici olarak etkisiz hale getirmeyi amaçlayan ameliyatsız bir obezite tedavi yöntemidir.
Mide Botoksu mideye botilinum toksin (botoks) uygulanması endoskopik yöntem ile midenin belirli bölgelerine Botilinum toksin enjekte edilmesi esasına dayanan nispeten yeni bir kilo verdirme yöntemidir
Mide botoksu, özellikle vücut kitle indeksi 27 ve üzeri olan bireyler için, ameliyat olmak istemeyen kişilerin de tercih ettiği, son dönem gittikçe yaygın kullanılan bir yöntemdir.
Mide Botoksu işlemi endoskopik bir yöntem olduğu için ameliyat hazırlığına gerek duyulmadan yapılıyor.
Mide Botoksunun amacı, insanların genel olarak daha fazla gıda tüketimini büyük ölçüde azaltarak, daha hızlı ve daha uzun süre toklukhissetmelerine yardımcı olmaktır. Mide botoksu, oldukça kolay bir işlemdir.
Mide botoksu işlemi on dakika gibi kısa bir sürede tamamlanıyor. İşlemden sonra hasta bir ya da iki saat tedavi merkezinde dinlendirilip evine gidebiliyor.
Mide botokosu 3. Gün kendini göstermeye başlıyor. Yedinci gün etkisi maksimuma ulaşıyor. İşlemden sonra hastalar 6-8 ay sonra ideal kiloya ulaşıyor. Az gıda ile uzun süre tokluk sağladığı için ideal kiloya kısa sürede ulaşılıyor.
Mide botoksu işlemi özel bir hazırlık gerektirmiyor. Endoskopik olarak yapıldığı için ameliyatın gerektirdiği bir hazırlığa ihtiyaç duyulmuyor. Endoskopi işlemi sırasında hastalar uyutuluyor, sonra mide botoksu işlemi tamamlanıyor. İşlemden sonra hasta uyandırılıyor, daha sonra ise hastanede yatmaya gerek kalmadan, kısa sürede evine gidebiliyor. Kilo verme sürecinde ise düzenli kontroller yapılıyor. Mide botoksu için özel bir diyet yapmak gerekmiyor. Midenin iştah ve açlık hormunu sinirler geçici olarak felç ediliyor. Bu sayede de çok az gıdayla tokluk sağlanabiliyor.
Mide botoksu uygulaması, son yıllarda dünyada ve ülkemizde yaygın olarak kullanılmaya başlanan etkin bir obezite tedavi yöntemidir. Özellikle, zayıflama diyeti programlarına uymakta ve düzenli egzersiz yapmakta zorlanan, obeziteye bağlı sağlık sorunları olup diyetle kilo vermede sürekli başarısız olan kişiler için devrim niteliğinde bir tedavidir. Uluslararası kriterlere göre vücut kitle indeksi (VKİ)* 35’in altında olan kişilere uygulanabilmektedir. Vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan kişilere, mide botoksu uygulaması önerilmez.
Mide botoksu alerjisi olanlarda, mide ülseri, gastrit, on iki parmak bağırsağı ülseri gibi durumlarda uygulanması önerilmiyor ve öncelikle bu problemin düzeltilmesi gerekiyor. Bu nedenlerle gastroskopi ile işlem öncesi mutlaka midenin değerlendirilmesi gerekir. İşlem sonrası çok sık olmayarak bulantı, şişkinlik şikayetleri olabiliyor. Botoks işleminden sonra ilk 6 aylık sürecin iyi değerlendirilmesi gerekir. Botoksun etki süresi ortalama 4-6 ay kadardır. Bundan sonraki süreçte botoksun tekrarlanıp tekrarlanmaması hastanın genel durumuna bağlıdır. Hastanın sağlık problemleri düzelirse botoksun yenilenmesine gerek duyulmaz ancak diyet ve spor programını devam ettirmelidir. 6 aydan sonra bir miktar daha kilo kaybına ihtiyaç olduğu düşünülürse ve yapılan teknikten başarı elde edilmişse botoks tekrarlanabilir. Literatür bilgilerinde 3 seansa kadar öneriliyor.
• Genellikle 27 ve 35 arasında bir BMI (Vücut Kitle İndeksi) ile kilo kaybı isteyen hastalara uygulanır.
• 10-20 kg kaybetmek isteyenler için uygundur.
• Kişinin 18 yaşından büyük ve 55 yaşından büyük olmaması gerekir.
• Hastanın geçmiş 6 ay boyunca diyet ve egzersizle geçmişte önemli kilo verememiş olması gerekir.
İlk olarak mideye endoskopik olarak yani ağızdan bir hortum aracılığı ile ulaşılır. Ancak bu aşama, hastalar için ameliyatla yapılacak bir işlem değildir. İşlem tamamen endoskopiktir. Ardından genellikle ciltteki kırışıklıkları düzeltmek için kullanılan ve tanınan botoks, midenin ilgili bölgelerine dikkatli şekilde transfer edilir. Ortalama olarak 30 dakikalık bir işlem sonrasında mide motoksu tamamlanır.
Mideye enjekte edilen botoks sayesinde bazı kasların kasılması engellenir. Bundan dolayı da genellikle yüz bölgesinde kullanılır. Mide duvarındaki kasların kasılmasını engellemesi sayesinde de iştah hormonları kontrol altına alınır. Kişi, oldukça küçük porsiyonlarla daha uzun süre tokluk yaşar. Kişinin iştahı kapanır ve daha uzun süre tokluk yaşar. Bunun dışında, mide kaslarının kasılması azaldığında, mide daha erken dolmaya başlar ve kısa sürede doyuma ulaşılır. Bu sayede kilo verme süreci desteklenir. Elbette kişinin bu tedaviyi spor ve beslenme alışkanlıklarını değiştirerek desteklemesi de oldukça önem teşkil ediyor.
Mide botoksu uygulaması Op.Dr. Ersoy Taşpınar tarafından Bursa’da Medicana Hastanesi Bünyesinde yapılmaktadır. Şehir dışından gelen hastalarımız (İzmir, Ankara, İstanbul vb.) ve yurtdışından hasta kabulu, yapan hastaneler arasında yer almaktayız.
Mide botoksu Bursa ilinde Medicana Bursa Hastanesi Bünyesinde Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Ersoy TAŞPINAR, 1000’in üzerinde başarılı uygulaması ise, bu alanda çalışmaları olan bir cerrahi hekimidir. Sizlerde ücretsiz ön görüşme randevusu alabilmek için 0 546 970 1123 numaralı telefondan daha ayrıntılı olarak bilgi alabilir, muayene randevusu oluşturabilirsiniz.
Mide botoksu için Genel Cerrahi uzmanı Op.Dr. Ersoy Taşpınar ile irtibat kurabilirsiniz.
Mide botoksu, mide kaslarına enjekte ediliyor. Bu sayede kasların kasılma süresi yavaşlıyor ve besinler daha uzun sürede sindiriliyor. Bu sayede de tokluk hissi uzun sürerek kilo verme kolaylaşıyor. Obezite ile mücadelede devrim niteliğinde bir yenilik mide botoksu, dünyada da yaygınlaşmaya başladı. Kilo sorunu yaşayan kişiler, mide botoksu yöntemi sayesinde amaçladıkları kiloya kısa sürede ulaşabiliyor. Kilo kaybı ile ile hayat kalitesi artıyor, sağlıklı bir yaşamın kapıları açılıyor.
Mide botoksunun bilinen herhangi bir ciddi ya da uzun vadeli yan etkisi yoktur. Cilde yaptırdıktan sonra dahi, altı ay içinde etkisini kaybeder. Mide botoksunda da ulaşılmak istenen kiloya 6 ayda ulaşmak mümkündür. Bu altı aylık süreçte, kişi beslenme, spor ve yaşam alışkanlıklarını değiştirdikten sonra mide botoksunun etkisi geçse de kilo verme devam eder.
Mide botoksunun etkisi 4-6 ay sürmektedir. Mide botoksu uygulamasının yan etkisi veya riski yoktur. Obezite tedavisinde başarı oranları yüksek olan güvenilir bir yöntemdir. Konuğumuz, uygulamadan 1-2 saat sonra yürüyerek hastaneden ayrılabilmektedir. Uygulamadan sonra nadir olarak gözlenebilen yan etkiler arasında bulantı, hazımsızlık ve şişkinlik gibi şikayetler sayılabilir.
Mide botoksu fiyatları 2019 Ocak ayına özel %20 indirimli olarak planlamıştır. Uygulamaya hastane ücreti, gastroskopi ücreti dahildir.
Mide botoksu Bursa, Balıkesir, Ankara, Mide botoksu İstanbul ve diğer illerden, yurtdışından gelen hastalar için, mide botoksu uygulaması sonrası, diyetisyen görüşmeleri Bursa dışından gelen hastalarımız ise 6 aylık diyetisyen paketi aldıklarında Online görüşebilirler ayrıca 2 haftada bir listeleri yenilenmektedir.
Mide botoksu fiyatları 2019 için 0 546 970 1123 numaralı telefondan bilgi edinebilirsiniz.
Bursa’dan Mide Botoksu İçin iletişime geçen hastalarımız için
Mide Botoksu ön görüşme randevusu alabilirsiniz.
Mide botoksu Bursa dışından gelen hastalarımız için
Mide botoksu Bursa, Balıkesir, Ankara, Mide botoksu İstanbul ve diğer illerden, yurt dışından gelen hastalar için, mide botoksu uygulaması sonrası, diyetisyen görüşmeleri 2 haftada bir listeleri yenilenmektedir.
Bursa dışından gelen hastalarımız ise 6 aylık diyetisyen paketi aldıklarında Online görüşebilirler ayrıca 2 haftada bir listeleri yenilenmektedir.
Mide Botoksu Uygulamaları 18 yaş ve üstü yetişkin bireylere yapılmaktadır. Uygulamada hastaneye yatış yapılmamaktadır. Ortalama 45 dakika – 1 saat sürede gerçekleştirilmektedir. Sonrasında 1-2 saat dinlenme yapılmaktadır. Uygulama öncesi endoskopi ile mide görüntülemesi yapılmakta, sorun olmadığı takdirde mide botoksu uygulaması yapılmaktadır.
Mideye Botilinum toksin (botoks) uygulanması endoskopik yöntem ile midenin belirli bölgelerine Botilinum toksin enjekte edilmesi esasına dayanan nispeten yeni bir kilo verdirme yöntemidir. Mide botoksu yöntemde mide kaslarının kasılması sınırlandırılarak mide boşalma süresi gecikir ve hastada iştah kaybı elde edilir.
Mide botoksu aslında kilo vermek isteyen herkese uygulanabilir. Bu işlem bir ameliyat değildir. Ancak hasta seçimi önemlidir. Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan ve ameliyat ile başarı elde edilebilecek hastalarda mide botoksunun çok faydalı olmayacağını söylemek gerekir. Bu noktada fazla kiloları olan ama ameliyat edilecek kadar da obez olmayan ve kilo vermek isteyen hastalar ideal hasta grubunu oluşturur. Midesinde ülser veya gasrit olan hastalarda ise öncelikle bu hastalıkların uygun tedavisi gerçekleştirildikten sonra mide botoksu uygulanabilir.
Botoks esas olarak ciltte kırışık azaltmak amacıyla çok yaygın kullanılmaktadır ve tehlikeli bir yan etkisi bilinmemektedir. Mide botoks uygulaması ise standart bir endoskopik işlem olduğundan literatürde bildirilmiş önemli bir yan etkisi bulunmamaktadır. Kas hastalığı olanlar ve botoksa karşı alerjisi olan kişilerde işlemin uygulanması uygun değildir.
Mide botoksu da dahil olmak üzere hiç bir yöntemin kilo verdirme garantisi yoktur. Mide botoksuna mucizevi tedavi gibi davranmak doğru değildir.
Mide botoksunun iştahı azaltıcı etkisi olduğu ve diyete yardımcı olduğu bilinmekle beraber, botoks uygulaması sonrası yüksek karbonhidratla beslenen hastalarda başarısız olma ihtimali de mevcuttur.
Mide botoksu uygulaması ile 6-8 ay içinde ideal kiloya ulaşılması sağlanabilmektedir. Bu süre zarfında bir miktar kilo veren ancak ideal kilosuna ulaşamayan kişilere, kilo kaybının devamı için yeniden mide botoksu uygulanabilir.
Mide botoksu bir ameliyat değildir. Tamamen endoskopik olarak ağızdan girilerek yapılan bir işlemdir. Kesi yoktur. İşlem ortalama 20 dakika sürer. Hastalar, işlem esnasında anestezi hekimi eşliğinde uyutulur. Hastanede yatmak gerekli değildir. İşlem sonrası genellikle 1-2 saatlik müşahede yeterlidir.
Mide botoksunda kullanılan ilacın tüm etkisinin 4-6 ay içinde vücuttan tamamen silindiği bilinmektedir. Bu nedenle kalıcı bir hasar oluşturma ihtimali yoktur.
Mide botoks işlemi sadece midenin düz kaslarına yönelik uygulanmaktadır, sinir hücrelerine ve bağırsakların hareketine bir etkisi yoktur. Dolayısıyla bağırsak tembelliğini arttırıcı bir etki yapmamaktadır.
Mide botoksu sonrası size özel hazırlanacak diyette, (bu durumu diyetisyeninize belirtiniz),bağırsakların çalışmasına yönelik gıdaların diyete eklenmesiyle bağırsak tembelliğinde düzelme de görülebilir.
Yapılan çalışmalarda mide botoks işleminden sonra sistemik yayılım gösterilmemiş olup tamamen lokal olarak sinir iletimini bloke ettiği ve dolayısıyla acıkmayı geciktirdiği gözlenmiştir.
Mide botoksu Gebelerde ve emzirenlerde kullanımı ile ilgili yeterli çalışma yapılmamıştır.
Hastaların toplam ağırlığının %10-15 kadarını 3-6 aylık süre içinde kaybetmesi beklenir. Verilen kilo miktarı; yaş, metabolizma hızı ve yapılan egzersiz sıklığına göre kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
Fastfood gibi hızlı tüketilen gıdalar, asitli içecekler tüketilmesi zararlıdır. Botoks uygulanan hastalar daha geç acıkmakta, daha az porsiyonlarla doymakta, daha erken tokluk hissetmektedir.
Mide balonu da kilo vermek için yapılan endoskopik müdahalelerden biridir. Ancak mide balonunun hacminin hastaya göre ara sıra ayarlanması gerekir ki bu da her seferinde endoskopi yapmayı gerektirir.
Mide botoksu tek uygulama ile 3-6 ay etkili bir iştah kaybı sağlar. Mide balonunda mide içinde bir yabancı cisim olması nadiren de olsa bulantılara neden olmaktadır. Ayrıca mide balonu çekildikten sonra bir çok hasta iştahının aniden tekrar açıldığından şikayet etmektedir.
Mide botoksunun etkisi yavaş yavaş geçtiğinden bu şekilde ani iştah artışı yaşanmamaktadır, iştah yavaş yavaş normale dönmektedir.
Özellikle son yıllarda obezite cerrahisi hayatımızda sıkça duyduğumuz kavramlar arasında yerini aldı. Hemen hemen herkes günlük yaşamında obezite ameliyatı geçirmiş biriyle karşılaşıyor, hatta aile ve yakın çevresinden kişilerin obezite ameliyatı deneyimine tanıklık ediyorlar.
Her geçen gün aşırı şişmanlık nedeniyle yaşamsal anlamda kalite kaybeden bireyler, birçok sağlık sorunu da yaşamaktadırlar. Bu da obezite cerrahisine başvurmalarına neden olmaktadır. Peki ama bu kolayca tercih edilebilecek bir yol mudur? Elbette ki hayır.
İnsan hayatının söz konusu olduğu obezite alanında uzman hekimler ve obezite merkezleri hastaya uyguladıkları gerekli tetkikler sonucunda obezite ameliyatına karar kılarlar. Tam bu noktada da obezite ameliyatlarında hastane donanımı ve hastanenin uzman ekibinin önemi konusu gündeme gelmektedir. Zira, yaşamsal öneme sahip bu konuda bireyler en doğru yolu izlemek zorundadırlar.
Obezite ameliyatı yoluyla aşırı kilolarıyla mücadele yoluna çıkanlar, hekim ile birlikte hastaya özel ameliyat şekline karar vereceklerdir. Tam bu noktada, hastaların obezite cerrahi merkezlerinde üzerinde durması ve tatmin edici yanıt alması gereken sorular vardır.
Obezite cerrahisi ekibinin kimlerden oluştuğu ve cerrahi merkezinin donanımının ne olduğu akla gelebilecek en önemli iki araştırma sorusudur.
Elbette ki obezite cerrahisinde tercih edilen ameliyatın başarısında operasyonun öncesi, esnası ve sonrasında görev alan ekibin rolü oldukça büyüktür. Obezite hastası, ameliyattan önce yapacağı hastane ve uzman görüşmelerinde bu konulara dikkat etmeli, gerekirse önceden incelemelerde bulunmalıdır. Ki bu, hastanın olmazsa olmaz hakkıdır.
Obezite merkezinin etkin imkân ve teknolojiye sahip donanımıyla birlikte hizmet verecek bu geniş ekibin görevlerini mercek altına yatırmakta fayda bulunmaktadır.
Genel cerrahın ameliyatta baş rolü oynayacağı obezite cerrahisinde hastalar, ameliyat sırasında alacakları anesteziye uygunluk yönünden değerlendirilirler. Ameliyat sırasında anesteziye bağlı oluşabilecek komplikasyonları önlemek adına tedbir alınır. Herhangi bir problem görüldüğü takdirde kardiyoloji veya göğüs hastalıkları uzmanıyla görüşüp ameliyat öncesi dönemde tedavi önerilebilir.
Obezite Ameliyatı Öncesi hastalarımızın kan tahlillerine bakılarak hormonal ve metabolik durumları etraflıca incelenir. Bu nedenle endokrinoloji muayenesi olmazsa olmazlardan biridir. Obeziteye yol açan hastalıklar tespit edilir .
Obezite Ameliyatı olmayı engelleyecek bir durum söz konusu ise önce problemi ortadan kaldırmak için uygun tedaviye başlanır. Tedavi takibi yapıldıktan sonra ameliyat olmaya engel bir durum kalmadıysa obezite ameliyatına onay verilir. Kardiyoloji muayenesindeyse hastalarımızın kan tahlillerine bakılarak ve elektrokardiyografi incelenir.
Obezite Ameliyatı olmayı, anestezi almayı engelleyecek bir durum söz konusu ise önce problemi ortadan kaldırmak için uygun tedaviye başlanır. Tedavi takibi yapıldıktan sonra ameliyat olmaya engel bir durum kalmadıysa, ameliyata onay verilir.
Obezite cerrahisi öncesi hastanın akciğer grafisi de incelenir. Obezite Ameliyatı olmayı, anestezi almayı engelleyecek bir durum söz konusu ise diğerlerinde olduğu gibi yine problemi ortadan kaldırmak yoluna gidilir.
Sıra, KBB (Kulak Burun Boğaz) muayenesine geldiğinde hastada ameliyata engel olabilecek herhangi bir enfeksiyonun varlığı araştırılır. Eğer gribal bir durum varsa gerekli tedaviye başlanır. Enfeksiyonel durum ortadan kaltığında ameliyat aşamasına geçilir.
Obezite ameliyatından önce ve sonra olmazsa olmazlar arasında psikolog muayenesi yer alır. Tüp mide ameliyatı öncesinde psikolog muayenesi ile obezitenin ruhsal ve davranışsal nedenleri incelenir. Psikolog, hasta gerçekten bu ameliyata hazır hissediyor mu, ne kadar araştırdı ve ne kadar bilinçli, kilo vermeyi gerçekten istiyor mu yoksa yakınlarının baskısıyla mı ameliyat oluyor gibi soruların yanıtlarını doğru bir şekilde elde etmelidir.
Obezite Ameliyatı sonrasında ise psikolog, hastanın yaşamsal anlamdaki yeni düzeninde yanında olmalı ve duygu durumunu, davranışlarını kontrol altında tutması için destek vermelidir.
Obezite cerrahisinde hasta belirlenecek ameliyat öncesinde tüm bu konularda bilinç sahibi olmalıdır ki uzmanlar en doğru tespitleri ortaya koyabilsinler. Bu bakımdan, hasta obezite merkezindeki cerrahlar kadar diğer uzmanlardan oluşacak ekiple ilgili de araştırma yapmalı ve bilgi sahibi olmalıdır.
Obezite cerrahisinde oluşturalacak tıbbi ekibin rolü önemlidir. Obezite cerrahisinde belirlenecek ameliyat türü öncesi muayeneler yapılır. Obezite cerrahisinde doktorlardan oluşan ekibin muayeneleri sonucu ameliyata onay verilir.
Obezite cerrahisinde görev alan ekip, genel cerrah, endokrinolog, göğüs hastalıkları uzmanı, psikiyatr, kardiyolog, bariatri konusunda uzman diyetisyen, obezite koordinatörü, ameliyat ve servis hemşiresi, anestezi doktoru, kulak burun boğaz doktoru ve psikolog’ tan oluşur.