
Obezite cerrahisi amacıyla başvurmuş kişilerde ilk görüşme sırasında ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir.
Bursa Bariatrik Cerrahisi
0 (224) 970 01 23
Email: info@bursabariatric.com
Bursa Bariatric
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
Obezite cerrahisi amacıyla başvurmuş kişilerde ilk görüşme sırasında ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir.
Standart bir hasta değerlendirmesi 20 dk sürebilecekken bu hastalar ile görüşme yaklaşık 45 dk olmaktadır.
Obezite Cerrahisi hasta görüşme sırasında kişinin beslenme şekli, ek hastalıkları, kullandığı ilaçlar, daha önce diyet yapıp yapmadığı, obeziteye neden olabilecek hastalıklar, alkol, sigara, egzersiz durumu, mesleği, evde kaç kişi yaşadığı, bir gününün nasıl geçtiği, tatlı düşkünlüğü, gece horlamaları, ekonomik durum (ameliyat sonrasında vitamin ve protein takviyelerini alabilmesi açısından) değerlendirilir.
Hastaya yöntemin detayları, ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonlar, yaşamında oluşacak değişiklikler detaylı anlatılır. Bu görüşmeler mümkünse ailesi ile birlikte yapılmalıdır.
Görüşmeden sonra hastaya hemen karar vermemesi, düşünmesi için birkaç gün süre vermek gerekir. İsterse bu süre zarfında daha önce ameliyat olmuş kişilerle görüşmesi sağlanıp fikir alması, empati yapması sağlanabilir.
Tabi ki yukarıda sayılan kriterler uygulanırken hastanın obezite ameliyatı için uygun olup olmadığı da değerlendirilir.Bu bağlamda aşağıdaki kriterler göz önüne alınmalıdır.
Öncelikle kişinin obezite sorunu en az son 3 yıldır var olmalı.Ayrıca daha önce profesyonel yardımla (diyet,spor) kilo vermeye çalışmış ancak başaramamış olmalı.
Obezite ameliyatlarında yaş kriteri için ise 18-74 yaş arasında bu ameliyatların yapılabileceği söylenebilir. Ancak artık adolösan dönmede de 15-18 yaş arasında bu ameliyatlar yapılabiliyor. Bu kriterleri sağlayan kişilerde aşağıdaki kriterlere göre değerlendirme yapılır.
Bu noktada vücut kitle indeksi dediğimiz kavram ortaya çıkar. VKİ kişinin kilosu ile birlikte boyunu da dikkate alan bir hesap sonucudur. Kişinin boyunun metre olarak karesi alınır , çıkan sonuç kg cinsinden kilosuna bölünerek bulunur.
Örneğin bir kişinin boyu 1,60 , kilosu 140 olsun. İlk önce 1,6×1,6= 2,56 daha sonra 140/2,56=54,6. Kişinin VKİ=54,6.
Dünyada pek çok ülkede obezite cerrahisi derneklerinin önerisi doğrultusunda aşağıdaki kriterler uygulanır.
Ancak bazı durumlarda kişi bu kriterlere uysa bile ameliyat etmek doğru olmayacaktır.
VKİ olarak ameliyat kriterlerine uymayan veya ameliyat olmak istemeyen kişilere de ameliyatsız yöntemler olan mide balonu ve mide botoksu uygulanabilmektedir. Başarı şansı ameliyat kadar yüksek olmasa da hastaya kilo verme sürecinde önemli destek sağlayacak bu yöntemleri de uygun hastalarda önerebilmekteyiz.
Obezite Cerrahisinde önemli olan ameliyat veya ameliyatsız yöntemler için uygun hastayı seçip, uygun müdahaleyi yapabilmektir. Ancak o zaman mükemmel sonuçlar alınabilir.
Özellikle son yıllarda obezite cerrahisi hayatımızda sıkça duyduğumuz kavramlar arasında yerini aldı. Hemen hemen herkes günlük yaşamında obezite ameliyatı geçirmiş biriyle karşılaşıyor, hatta aile ve yakın çevresinden kişilerin obezite ameliyatı deneyimine tanıklık ediyorlar.
Her geçen gün aşırı şişmanlık nedeniyle yaşamsal anlamda kalite kaybeden bireyler, birçok sağlık sorunu da yaşamaktadırlar. Bu da obezite cerrahisine başvurmalarına neden olmaktadır. Peki ama bu kolayca tercih edilebilecek bir yol mudur? Elbette ki hayır.
İnsan hayatının söz konusu olduğu obezite alanında uzman hekimler ve obezite merkezleri hastaya uyguladıkları gerekli tetkikler sonucunda obezite ameliyatına karar kılarlar. Tam bu noktada da obezite ameliyatlarında hastane donanımı ve hastanenin uzman ekibinin önemi konusu gündeme gelmektedir. Zira, yaşamsal öneme sahip bu konuda bireyler en doğru yolu izlemek zorundadırlar.
Obezite ameliyatı yoluyla aşırı kilolarıyla mücadele yoluna çıkanlar, hekim ile birlikte hastaya özel ameliyat şekline karar vereceklerdir. Tam bu noktada, hastaların obezite cerrahi merkezlerinde üzerinde durması ve tatmin edici yanıt alması gereken sorular vardır.
Obezite cerrahisi ekibinin kimlerden oluştuğu ve cerrahi merkezinin donanımının ne olduğu akla gelebilecek en önemli iki araştırma sorusudur.
Elbette ki obezite cerrahisinde tercih edilen ameliyatın başarısında operasyonun öncesi, esnası ve sonrasında görev alan ekibin rolü oldukça büyüktür. Obezite hastası, ameliyattan önce yapacağı hastane ve uzman görüşmelerinde bu konulara dikkat etmeli, gerekirse önceden incelemelerde bulunmalıdır. Ki bu, hastanın olmazsa olmaz hakkıdır.
Obezite merkezinin etkin imkân ve teknolojiye sahip donanımıyla birlikte hizmet verecek bu geniş ekibin görevlerini mercek altına yatırmakta fayda bulunmaktadır.
Genel cerrahın ameliyatta baş rolü oynayacağı obezite cerrahisinde hastalar, ameliyat sırasında alacakları anesteziye uygunluk yönünden değerlendirilirler. Ameliyat sırasında anesteziye bağlı oluşabilecek komplikasyonları önlemek adına tedbir alınır. Herhangi bir problem görüldüğü takdirde kardiyoloji veya göğüs hastalıkları uzmanıyla görüşüp ameliyat öncesi dönemde tedavi önerilebilir.
Obezite Ameliyatı Öncesi hastalarımızın kan tahlillerine bakılarak hormonal ve metabolik durumları etraflıca incelenir. Bu nedenle endokrinoloji muayenesi olmazsa olmazlardan biridir. Obeziteye yol açan hastalıklar tespit edilir .
Obezite Ameliyatı olmayı engelleyecek bir durum söz konusu ise önce problemi ortadan kaldırmak için uygun tedaviye başlanır. Tedavi takibi yapıldıktan sonra ameliyat olmaya engel bir durum kalmadıysa obezite ameliyatına onay verilir. Kardiyoloji muayenesindeyse hastalarımızın kan tahlillerine bakılarak ve elektrokardiyografi incelenir.
Obezite Ameliyatı olmayı, anestezi almayı engelleyecek bir durum söz konusu ise önce problemi ortadan kaldırmak için uygun tedaviye başlanır. Tedavi takibi yapıldıktan sonra ameliyat olmaya engel bir durum kalmadıysa, ameliyata onay verilir.
Obezite cerrahisi öncesi hastanın akciğer grafisi de incelenir. Obezite Ameliyatı olmayı, anestezi almayı engelleyecek bir durum söz konusu ise diğerlerinde olduğu gibi yine problemi ortadan kaldırmak yoluna gidilir.
Sıra, KBB (Kulak Burun Boğaz) muayenesine geldiğinde hastada ameliyata engel olabilecek herhangi bir enfeksiyonun varlığı araştırılır. Eğer gribal bir durum varsa gerekli tedaviye başlanır. Enfeksiyonel durum ortadan kaltığında ameliyat aşamasına geçilir.
Obezite ameliyatından önce ve sonra olmazsa olmazlar arasında psikolog muayenesi yer alır. Tüp mide ameliyatı öncesinde psikolog muayenesi ile obezitenin ruhsal ve davranışsal nedenleri incelenir. Psikolog, hasta gerçekten bu ameliyata hazır hissediyor mu, ne kadar araştırdı ve ne kadar bilinçli, kilo vermeyi gerçekten istiyor mu yoksa yakınlarının baskısıyla mı ameliyat oluyor gibi soruların yanıtlarını doğru bir şekilde elde etmelidir.
Obezite Ameliyatı sonrasında ise psikolog, hastanın yaşamsal anlamdaki yeni düzeninde yanında olmalı ve duygu durumunu, davranışlarını kontrol altında tutması için destek vermelidir.
Obezite cerrahisinde hasta belirlenecek ameliyat öncesinde tüm bu konularda bilinç sahibi olmalıdır ki uzmanlar en doğru tespitleri ortaya koyabilsinler. Bu bakımdan, hasta obezite merkezindeki cerrahlar kadar diğer uzmanlardan oluşacak ekiple ilgili de araştırma yapmalı ve bilgi sahibi olmalıdır.
Obezite cerrahisinde oluşturalacak tıbbi ekibin rolü önemlidir. Obezite cerrahisinde belirlenecek ameliyat türü öncesi muayeneler yapılır. Obezite cerrahisinde doktorlardan oluşan ekibin muayeneleri sonucu ameliyata onay verilir.
Obezite cerrahisinde görev alan ekip, genel cerrah, endokrinolog, göğüs hastalıkları uzmanı, psikiyatr, kardiyolog, bariatri konusunda uzman diyetisyen, obezite koordinatörü, ameliyat ve servis hemşiresi, anestezi doktoru, kulak burun boğaz doktoru ve psikolog’ tan oluşur.
Bursa Bariatric, obezite cerrahisi ve tedavisi konusunda kentin güvenli ve kaliteli sağlık yüzünü yansıtmaktadır. Obezite Cerrahisi alanında deneyim sahibi uzman ekibimizde yer alan Op.Dr.Ersoy Taşpınar, Bursa MEDİCANA Hastanesi’nde bir araya gelerek obezite cerrahisi ve tedavi alanında başarılı operasyonlara imza atmaya devam ediyoruz.
Obezite ile mücadelede çıkılan yolda hastalarımızı ameliyat öncesi olduğu gibi ameliyat sonrası da iç hastalıkları/endokrinolog, diğer bölüm uzman doktorları,diyetisyen, psikolog, hasta takip koordinatörlerimizle birlikte destekliyoruz.
Obezite ile mücadelede obezitenin altında yatan farklı nedenlerin belirlenmesi son derece önemlidir. Obezite cerrahisine başvuran hastaların bilinçaltında yatan asıl nedenin, ölüm korkusu olduğu araştırmalarca ortaya konulmuştur. Bunda medyadaki haberler etkileyicidir.
Obezite, sağlık sorunlarını doğuran, besleyen ya da felakete sürükleyen bir olgu olarak obez bireylerde ölüm tehditi olarak algılanır. Bu nedenle de ölüm korkusu baş göstererek obezite cerrahisine başvurulur. Genel olarak böyle işleyen süreç, son yıllarda ülkemizde hızla yükselen bir ivme kazanmıştır. Bu da başka bir riski doğurmuştur: Komplikasyonlar.
Obezite cerrahi merkezleri, özellikle mide küçültme ameliyatlarının aşırı ve kontrolsüz yaygınlaşması nedeniyle tecrübe eksikliği olan cerrahlara kapı açabiliyor. Bu da “komplikasyon” olasılığını güçlendiriyor. Daha da fenası, “komplikasyon”ların tedavi edilememesine bağlı sorunlar kendini gösterebiliyor.
Obezite cerrahisi sırasında oluşabilecek ölüm riski, ABD’li araştırmacılara göre binde bir gibi bir orana sahiptir. Yani, neredeyse safra kesesi ameliyatı kadar az bir risk taşır. Oysa, kalp ameliyatlarında yüzde ikilik bir risk söz konusudur. Baypass ameliyatına girerken ölüm olasılığını sorgulamayan hastalar obezite cerrahisinde ölüm riskini sorgulayabiliyorlar.
Oysa, obezite nedeniyle baş gösteren kalp rahatsızlıkları sonucu ölümler mide küçültme ameliyatı sonrası yüzde 60 oranında azalıyor. Araştırmalara göre, obezite cerrahisinden sonra şeker hastalığına bağlı ölüm oranı yüzde 90’lık bir payla azalıyor.
Yani, obezite cerrahisinde ölüm riski çok az olduğu gibi diğer hastalıklarda da ölüm riskini oransal olarak düşürüyor.
Obezite cerrahisiyle ilgili yapılan birçok çalışma bulunuyor. Yapılan çalışmaların en önemlilerinden biri de İsveçli araştırmacıların raporuna dayanıyor. Bu raporda, ameliyat olanlarla olmayanlar arasında yapılan karşılaşmada, ameliyat olanların olmayanlara göre 10 yıl daha fazla yaşadığı ortaya konuluyor.
Elbette ki bu verilere rağmen dikkat edilmesi gereken gerçekler de var. Bunlardan en önemlisi de en başta ifade ettiğimiz gibi hastaların doktor seçimine dikkat etmesidir. İkinci sıradaysa obezite cerrahi merkezinin seçimi bulunmaktadır.
Bu noktada yanıtı alınması gereken sorular, “Centre of Excellence” kriterlerinde aranmalıdır. Bu ne demektir?
Obezite hastası, hekim ve obezite cerrahisi merkezi belirlerken şu soruları sormalıdır?
Tüm bu soruların yanıtını tam ve dürüst olarak almak hastanın en doğal hakkıdır. Bu noktada bizler, sahip olduğumuz tecrübe, alanlarında uzman ekibimiz, kullanılan teknolojimiz, gerekli müdahale söz konusu olduğunda başvurulacak imkânlarımızla hem cerrahi anlamda hem de merkez anlamında hastalarımıza güvenli ve kaliteli sağlık hizmeti sunmaktayız.
Yeterli donanıma sahip merkezimizde hastalarımızın her sorusuna yanıt veren cerrahlarımız ve hastaları ameliyat öncesi ve sonrası takip eden uzman ekibimizle Bursa’nın obezite cerrahisinde önde gelen adresiyiz.
Bursa’da obezite tedavisi ve obezite ameliyatlarında Bursa Bariatric, Bursa MEDİCANA hastanesinde, güvenli ve doğru adres. Bursa’da obezite cerrahisinde uzman ekibi ve merkeziyle hastalara güven sağlıyor.
Bursa’da obezite cerrahisi denince akla gelen isim MEDİCANA’da Bursa Bariatric oluyor. Bursa’da obezite cerrahisi ve obezite tedavisinde doğru adres için yöneltilmesi gereken sorular var. Bursa’da obezite merkezinin seçimi için aranan kriterler var.
Bursa’da obezite cerrahisi, obezite tedavisi ve obezite merkezi için doğru sorular “Centre of Excellence” kriterlerinde aranmalı.
Obezite, günümüzde dünyanın en öncelikli sorunlarından birisidir. Ülkemizde her 10 kişiden 4’ünün obez olduğunu biliyoruz.
Obezite, boya göre vücut ağırlığının ileri derecede arttığı, kardiyovasküler hastalıklara yol açabilen kronik metabolik bir hastalıktır.
Tanısı, vücut kitle indeksi (VKİ), bel çevresi, bel-kalça oranı ölçümleri veya iç organ yağlanmasını değerlendirme imkânı sunan çeşitli ölçüm ve görüntüleme yöntemleri ile konulur.
VKİ, obezite tanısı ve derecesinin saptanmasında boy ve kiloya bakarak hesaplanan, pratik ve kolay bir ölçüm tekniğidir ve vücuttaki toplam yağ miktarı ile ilişkilidir. Pratik olarak boy ölçüsü cm olarak karesi alınır ve çıkan sonuç kiloya bölünür. Ortaya çıkan sonuç vki’dir
Fazla kilolu terimi VKİ’ nın 25-29.9 kg/m² arasında olması ile tanımlanırken, obezite için bu değer 30 kg/m² ve üstü olarak kabul edilir. VKİ ‘nin 20-25 kg/m² arasında olması, iç organ yağ dokusunun fazla olmaması ve 18 yaşından sonra 10 kg’dan fazla kilo alınmaması halinde kardiyovasküler riskte herhangi bir artış yaratmamaktadır.
VKİ 26-30 kg/m² arasında olanlar kardiyovasküler hastalıklar açısından düşük risk, 31-35 kg/m² arasında olanlar ise ılımlı risk artışı ile ilişkilendirilmiştir. VKİ 35 kg/m²’den fazla olanlar yüksek ve çok yüksek kardiyovasküler hastalık riski taşırlar.
Bir meta-analizde, 25 kg/m²’nin üzerindeki VKİ’ye sahip erişkinlerde, her 5 kg/m²‘lik artışta tüm nedenlere bağlı ölüm oranı %30 oranında artarken, kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm artışı yaklaşık %40’lara ulaşmıştır.
Bununla birlikte güncel veriler, bel çevresi ölçümünün ya da bel-kalça oranının, risk belirlemede VKİ’ye göre daha üstün olabileceği ve obez hastalarda artmış bel-kalça oranının VKİ’ye göre risk profilini 3 kat daha fazla arttırabileceğini ortaya koymuştur.
Artık biliyoruz ki obeziteyle mücadelede en etkili tedavi yöntemi obezite ameliyatlarıdır.
Obez olarak yaşamak hayatta birçok yönden kısıtlanmaya neden oluyor. Örneğin yürümekte zorlanmak, çabuk yorulmak, kıyafet seçiminde zorluk, iş hayatında zorluklar, okul hayatında zorluklar, yürümeyen evlilikler gibi.
Obezite ayrıca pek çok hastalığın da kapısını açıyor. Erken dönemde yol açtığı yüksek tansiyon, şeker hastalığı, insülin direnci, karaciğer yağlanması, bel fıtığı, felç geçirme riski, uyku apnesi gibi birçok problemle sağlımızı bozuyor ve insan ömrünü kısaltıyor.
Amerika’da önde gelen sağlık kuruluşlarından biri olan Clivlend Klinik’te yapılan bir çalışmada obezite ve şeker hastalığı olan kişilerden obezite ameliyatı olan ve olmayan 15000 kişiyi 8 yıl boyunca takip etmişler. Çalışmanın sonuçları çok çarpıcı.
Obezite ameliyatı olanlarda kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları ameliyat olmayanlara göre %40 oranında daha az görüldüğü ortaya çıkmış.
Bu 8 yıllık süreçte obezite cerrahisi geçiren grupta obezite ile ilişkili hastalıklardan ölüm oranı yarı yarıya azalmış.
Bu çalışma gösteriyor ki; şişmanlık ameliyatı olanlar sadece fazla kilolarından kurtulmuyor. Obeziteye bağlı mevcut veya ileride oluşabilecek şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı, yüksek kolesterol, karaciğer yağlanması ve siroz gibi ciddi hastalıklardan da kurtulmuş oluyor.
Mide balonunun en büyük avantajı , minimal invaziv olmasıdır, cerrahi içermez ve günübirlik bir işlem olarak yapılabilir.
Kişilerin sağlıklı yeme düzenini hayatlarına adapte etmeleri ile birlikte uzun süreli kilo kaybı sağlanır. Uzun süreli kilo kaybı, obezite ile ilgili şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi gibi sağlık problemlerini iyileştirmesi ve kişinin kendine duyduğu saygı ve özgüvenin artışını sağlamaktadır.
Mide balonun en önemli dezavantajı geçici olmasıdır. Balon 6 ay veya 1 sene sonra çıkarılır. Fakat edinilmiş sağlıklı alışkanlıkların devam ettirilmesiyle bu dezavantaj ortadan kaldırılır. Genellikle 6 aylık bir süre kilo kontrolü için yeterlidir.
Mide balonları çeşit bakımından öncelikle sınıf farkına göre incelenir. İlk çeşitlendirmeler sıvılı veya havalı olup olmamasına göre değerlendirilmektedir. Bunları kısaca açıklayacak olursak;
Mideye yerleştirilen sıvılı mide balonuna dışarıdan (katater vasıtasıyla) Metilen adlı mavimsi renkte bir sıvı verilir. Metilen’in yanı sıra Serum Fizyolojik de vardır. Sıvılı balonlar 400 – 500 ml’e kadar ulaştırılır. Metilen sıvısı herhangi bir delinme, kaçak gibi durumlar yaşandığında idrarda açıkça belli olarak hastayı uyarır. Ağırlık oluştururlar.
Ağırlık oluşturmazlar. Kateter yoluyla hava verilerek 500 – 750 mililitre hacme ulaştırılması sağlanır. Fundus alanına takılırlar. Mide balonundan hava kaçıp kaçmadığı hasta tarafından anlaşılamayacak düzeydedir, sadece grafi çekilerek tespit edilebilir.
Mide balonu içine hava ya da sıvı gönderilir. Mide balonu çıkartılana dek herhangi bir işlem – müdahale gerçekleştirilmez. Sıklıkla 6 ay kalır. Süre uzatılırsa mide ülseri oluşturma riski oluşturabilir. Bu grupta yer alan mide balonu çeşitleri havayla ve sıvıyla şişirilen balonlar olarak iki alt grupta incelenir;
Dışı silin iç katmanlı polimer olan mide balonlarıdır. Toplam ağırlığı 30 gramdır. 6 ay midede kalır.
En yaygın tercih edilen türdür. Şeffaf silikon materyaller kullanılarak üretilmiştir. Tuzlu su çözeltileriyle dıştan şişirilmektedir. Bu çözeltiye mavi boya eklenir. Kaçak, delik olması durumunda dışkı mavi renkli olarak gelir ve hastayı uyarmayı sağlar.
Sıvılı balonlardır. 500 milimetre sıvı alabilirler. Gerekirse ek sıvı ilave edilebilir ya da sıvı alınabilir. Spatz mide balonu tek türüdür. Uç kısmında çıpa vardır ve sönmesi durumunda ince bağırsağa kaçmasını engellemek için yerleştirilmiştir. 12 aya kadar midede bırakılabilmesi en önemli avantajıdır.
Mide balon uygulaması fiyatı, öncelikli unsurunuz olmamalıdır. İlk olarak, güvenilir bir klinik seçmek, tecrübeli bir cerrahın ameliyatınızı yapması, ameliyatın fiyatından daha önemlidir.
Gelişen ve değişen teknoloji doktorun kullanacağı yöntemlere de etki edeceği için mide balon fiyatlarının 2021 yılına göre farklılık göstermesi oldukça doğaldır. Mide balonu takılması işlemi hastaya herhangi bir yan etki sağlamamaktadır, hasta kolaylıkla eski hayatına dönebilecektir.
Mide balonu takıldıktan sonra beslenme diğer ameliyatlara göre oldukça kolaydır. İdeal kilonuza ulaşmak için yaptırmanız gereken tek şey mide balonu ameliyatı değildir, mide balon takıldıktan sonra beslenme planı ve egzersizler hayatınızın odak noktası haline gelmelidir. Spor ve diyet yaşam tarzınız olmalıdır. Dikkat edilmediği takdirde eski kilonuza geri dönme ihtimaliniz her ameliyatta olduğu gibi mide balonu işleminde de mümkündür.
Türkiye’de mide balonuyla tedavi masrafları şu anda oldukça değişken biçimde farklılık göstermektedir. Fiyatlar mide balonunun tipine ve ilgili tedavi tekniğine ve süresine, ayrıca ilgili destek programına bağlıdır. Mide balonunun tamamen yerleştirilmesi ve çıkarılması, tüm kullanım süresi boyunca beslenme ve egzersiz tavsiyeleri, koçluk ile çok yönlü bakımı içeren tedavilere kıyasla elbette daha ucuzdur. Ek tedavi hizmetlerinin teklifine veya seçimine ve mide balonu tedavisinin süresine bağlı olarak oldukça astronomik rakamlara kadar fiyatlar yükselebilir.
Genellikle temel tedavi, yani mide balonunun yerleştirilmesi ve çıkarılmasıyla ilgilidir. Tedavi konsepti mide balonu implantasyonu ve çıkarılmasının ötesine geçerse daha yüksek fiyatlar ortaya çıkar ve uzun süreli kilo kaybını desteklemek için ek hizmetler sunulur. Yutulabilir Elipse ™ mide balonu ile mide balonu tedavisinin maliyetleri, ek hizmetler olmaksızın klasik bir mide balonu tedavisinin fiyatlarından önemli ölçüde yüksektir. Elipse ™ mide balonu tek başına bir tedavi değil, uzmanlar tarafından tasarlanmış bir programdır, yeni beslenme alışkanlıklarına ve daha sağlıklı bir yaşam tarzına yardımcı olacaktır. Örneğin, eğitimli beslenme uzmanlarından tavsiyeler, tavsiye ve koçluk, bir destek ekibinden sürekli destek vb. gibi ekstraları içerir.
Mide balonu fiyatları ve fiyatları etkileyen faktörleri merak ediyorsanız bu videoyu kaçırmayın.