
Obezite cerrahisi amacıyla başvurmuş kişilerde ilk görüşme sırasında ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir.
Bursa Bariatrik Cerrahisi
0 (224) 970 01 23
Email: info@bursabariatric.com
Bursa Bariatric
Odunluk Mahallesi, Liman Cd. No:4, 16110 Nilüfer/Bursa
Dünya çapında aşırı kilo tedavisinde kullanılan en güvenilir yöntemlerden biri TÜP MİDE ameliyatlarıdır. Türkiye’de de kullanılan bu yönteme, beslenme programı uygulamalarından, egzersiz çalışmalarından sonuç alınamadığında başvurulmaktadır.
Genel anestesiyle gerçekleştirilen bu operasyonları hem hekimler hem de hastalar tarafından yaygınlıkla tercih edilmektedir.
TÜP MİDE prosedürü, Vücut Kitle Endeksi 36 üzerinde olan bireylere uygulanır. Elbette, MİDE BOTOKSU ya da MİDE BALONU gibi cerrahi müdahalenin yer almadığı tedavi metotları da kullanılmaktadır ancak bu yöntemler bazen yetersiz kalabilir, işte bu noktada TÜP MİDE işlemleri devreye girer.
Bursa’da gerçekleştirdiği TÜP MİDE operasyonlarıyla isminden söz ettiren Medicana Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Ersoy Taşpınar , yıllardır süren çalışmalarında hem obezite cerrahisi alanında hem de cerrahi kullanılmayan işlemlerde elde edilen sonuçlar sayesinde bireylerin sağlıklı kilo verebilmelerine yardımcı olmaktadır.
Tanımında, mide hacminin küçültülerek kilo vermenin kolaylaştırılması ve bu işlemin genel anestezi altında yapıldığı bulunan TÜP MİDE operasyonu kapalı cerrahi işlem ile gerçekleştirilir.
Kapalı ameliyat yöntemi ile yapılarak iyileşme süreçlerinin kısaltılması ve ortaya çıkabilecek komplikasyonların en aza indirgenmesi sayesinde TÜP MİDE operasyonları birçok hekim tarafından önerilmektedir. Bu işlemler, hastanın bütün organları ve karın içi bölgesi HD görüntü ile ekrana yansıtan endoskopik kamera aracılığıyla, 1,3 santim uzunluğundaki kesiklerden (4-5 kesik) birinden karın içine girilerek gerçekleştirilir. Beklenmedik endikasyonlar oluştuğunda hekimler kolaylıkla kapalı yöntemden açık ameliyat yöntemine geçiş yapabilirler. Örneğin, kontrol edilemeyen kanamalar ya da endoskopik metotla dikilemeyecek organ zedelenmeleri gerçekleşirse açık yönteme dönülebilir. İstenmeyen durumlar ile karşılaşıldığında hastanın sağlığı açısından en doğru yönteme geçiş yapılır.
Obezite tedavisinde TÜP MİDE yönteminin uygulanmasında en önemli etken hastanın kilosu ve nekadar zamandır o kiloda kaldığıdır.
Bu noktada, ‘ne kadar kaldığı’ hususundaki önemli değişken, daha önce ameliyatsız yöntemlerin denenmesidir. Belirgin bir kilo seviyesinde olan bireyler hakkında bizim kliniğimizde geçerliliğini koruyan kriterler başka sağlık kuruluşlarında geçerli olamayabilir. TÜP MİDE tekniğinin gerçekleştirilebilmesi için hastaların bazı kriterlere uygun olması aranır. ‘VİK 40’ve üzeri hasta iseniz, ‘hastalık seviyesinde obez’ sayılırsınız ve obezite cerrahisi yapılacak hasta tanımlaması içine girersiniz. Boyunuzun kilonuza olan oranı ifadesiyle tanımlanan indeksiniz 35-40 birim arasında ise TÜP MİDE işlemine alınabilmeniz için, ek olarak bir başka hastalığınızın daha bulunması kriter olarak alınır. Bu işlem öncesinde yapılacak değerlendirmelerde kalp, akciğer problemleri, psikiyatrik vakalar, alkol ve uyuşturucu sorunları ameliyatı etkiler.
Tüp mide ameliatı süresi ortalaması 45 dakikalık bir süre olarak kaydedilen TÜP MİDE ameliyatları, hazırlık, anestezi işlemleri, ameliyattan sonra hastanın uyandırılması etkenleri hesaba katılınca toplamda 1,5 saati bulabilir.
Sadece ‘ameliyat’ kelimesi yeterince kaygı verici olabilir. Buna rağmen aşırı kilolarından kurtulmak isteyen herkes güvenilir hekimlere başvurabilir. Fazla kilolarından şikayetçi olan ama ameliyata girmek konusunda endişe duyan bireyler için ameliyat yapılmadan uygulanan aşırı kilo tedavi metotları önerilebilmektedir. Ancak buradaki en önemli husus hastaların gereken kriterlere uygun olmasıdır, tersi durumlarda TÜP MİDE ameliyatları kaçınılmaz seçenek olarak kalacaktır.
Bazı hastaların TÜP MİDE ameliyatlarından çekinmesinin temel nedeni olarak basından yayılan bazı yanlış ve abartılı haberler gösterilebilir. Aktüel olarak olumsuz haberlerin yaygınlaşması bu işlemin korkulacak bir teknik olduğu anlamına gelmez. Her operasyonda olduğu gibi TÜP MİDE işlemlerinde de bazı risklerden söz edilebilir fakat bu işlemler zannedildiği gibi karmaşık ve tehlikeli işlemler değildir. Yan etki oranı 3/1000 oranındadır. Operasyon anlamında ‘safra kesesi’ ameliyatı kadar basit olan TÜP MİDE prosedürlerinde de her ameliyatta beklendiği kadar iltihap ya da kaçak gibi gelişmeler yaşanabilir. Bu durumda bile, uzman hekimler tarafından takip edilen hasta, derhal müdahale edilip yine kapalı ameliyat yöntemleriyle sağlığına kavuşturulur.
Kendisini bu işlemden sonra ‘ince ve sağlıklı’ görmek isteyen danışanlar, sportif etkinliklerine mutlaka devam etmeli ve beslenme programına sadık kalmalıdır. Bu prosedür boyunca ve sonrasında danışanlar neyi elde etmek istediklerini kesinlikle hatırlamalıdır. Bu işlem için belirli süreçlerden geçen hasta fit beden ve mutlu bir yaşam için yaptığı fedakarlıkları unutmayarak eski diyet alışkanlıklarından uzak durmalıdır.
Hastalar TÜP MİDE işleminden sonra derhal ‘GASTRIC SLEEVE’ beslenme programına alınır. Bu program yağ açısından düşük oranlıdır ve endüstriyel şeker ürünleri bu programa dahil edilmez. Lif açısından zengin ve dengesi yerinde bir beslenme programını uygulayan hastalar ağırlığının aşağı yukarı yüzde 40’ını ameliyat sonrasındaki 5 ay içinde verir.
TÜP MİDE işleminden sonra hastalar şekeri az berrak sıvılı besin ile beslenir. Bu süreci izleyen zamanlarda protein açısından kuvvetli bir diyet desteği alınır (Protifar Ensure vb.). Takip eden süreçte 3 ile 5 hafta arasında püre formundaki besinlere geçilir. Eklenen diyette ise et ürünleri ve meyveler bulunur. İşlemlerin sonunda ameliyatın 4 ay ardından disiplinli bir beslenme programına geçilir. Hasta, 365 günlük süreçte kiloların önemli kısmından kurtulur. Sonraki 6 ay içinde ise hedeflenen ağırlığa rahatlıkla ulaşılabilir.
Türkiye’nin en deneyimli ekiplerinden birine önderlik eden Op.Dr.Ersoy Taşpınar, Obezite ve Metabolik Cerrahi alanında önemli çalışmalara imza atıyor.
Kliniğimize ulaşan hastalarımızın durumunu kapsamlı biçimde inceledikten sonra kendilerine en uygun tedavi yöntemini belirliyoruz. Tepeden tırnağa sağlık muayenesi olan hastanın tetkiklerini gördükten sonra, hastamızda oluşabilecek, operasyon sonrası komplikasyonları engellemiş oluyoruz.
Obezite hastası olarak tanımlanan hastalarımız için başka yöntemler ile kilo verdirme süreçleri tamamlanamamışsa mide ameliyatına yöneliriz. Pek çok yönden incelediğimiz hastamızın ameliyata uygun olduğuna karar veririz. Mesela hastamızın şeker hastalığı ve ya hipertansiyon problemi varsa ameliyat öncesinde bu problemlerle ilgili tedavi almasını sağlarız. Bunlara ek olarak tütün ve tütün ürünlerinin kullanımından, ameliyattan en az 14 gün önce, vazgeçilmesini sağlayarak hastamıza önemli bire sağlık faydası sağlarız.
Kalp damarlarında ‘stent’ ya da By-pass hikayesi varsa bu durumlar kardiyoloji uzmanı arkadaşlarımızla paylaşılmalıdır.
Bursa’da gerçekleştirdiği birçok metabolik cerrahi ve obezite operasyonu sayesinde hastalarının fit ve sağlıklı yaşamlara kavuşmasına destek olan Op.Dr. Ersoy Taşpınar tedavinin başından sonuna nitelikli sağlık hizmeti sunarak ülke çapında tanınmış bir hekimdir. Kapalı ameliyat yöntemini kullanarak TÜP MİDE işlemlerini gerçekleştirerek KALICI OBEZİTE’yi ortadan kaldıran Op.Dr. Ersoy Taşpınar yaşam kalitesini artıran hastaları ile sürekli görüşerek iyileşmenin ‘sürdürülebilir’ olmasını sağlamaktadır. Siz de daha sağlıklı bir yaşam sürmek ve obezite sorunlarından kurtulmak isterseniz Bursa Bariatric Obezite Cerrahı Op.Dr. Ersoy Taşpınar’dan randevu alabilirsiniz.
Aynalarla barışıp, sağlıklı yaşantınızın keyfini sürmeniz dileğiyle…
Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diabet ve aşırı kilo tedavisinde Özel Medicana Bursa Hastanesi bünyesinde, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr.Ersin Öztürk ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar ile deneyimli ekipleri tarafından bu tedavinin gerçekleştirilmesi amacıyla çeşitli ameliyatlar yapılmaktadır.
Modern tıbbi tekniklerden biri olan mide kapasitesinin azaltılması (Mide Küçültme) ve bağırsak uzunluğunun azaltılması yöntemleriyle Obezite ile Diabet Cerrahisi ameliyatları da gerçekleştirilebilmektedir.
Öncesinde kapsamlı incelemelerin yapıldığı bu operasyonlar herkese uygulanamaz. Hasta şikayeti dikkate alınarak detaylı bir teşhis çalışması yapılır. Tanılama işlemlerinden sonra gereken cerrahi girişimler devreye alınır ve ardından gereken ameliyat prosedürleri işletilir.
Aşırı kilo ve şeker hastalığı tedavilerinde uygulanan bu cerrahi işlemler, 18 ile 60 yaş aralığındaki bireylere uygulanabilir. Bu işlemlerin öncesinde diyetisyen, dahiliye uzmanı ve psikologlardan oluşan bir ekip tarafından hastalarda tanılama çalışmaları yapılır.
Beden kitle indeksinin 40 üzerinde tespit edilmesi, altında olması durumunda da metabolik hastalıklara dair bulgunun varlığı değerlendirmelerin ana eksenini oluşturur. 18 yaşındaki hastalara uygulanmayan bu cerrahi tedavi yöntemi, 60 yaşının üzerinde bulunan hastalarda, bireyin fiziksel nitelikleri göz önünde bulundurularak yapılır.
Aşırı kilo ve mide hacminin azaltılması işlemleri her hastaya göre değişen bir süreçler zinciridir. Bireysel nitelikler ve hasta ihtiyaçları doğrultusunda yapılan bu ameliyatlardan önce hastalar bütün özellikleriyle incelenmelidir. Bu ameliyatlardan hastanın maksimum fayda sağlayacağına kanaat getirildikten sonra prosedür başlatılır. Operasyon bittikten sonra bireyin uyum sağlaması çok önemlidir. Bireylere, operasyon sonrasında karşılaşacakları yaşam şekli hakkında detaylı bilgilendirme yapılır ve operasyondan sonraki 1.5 ile 2 sene zarfında yüz yüze geleceği değişiklikler anlatılmalıdır. Bu noktada danışan ile hekimin karşılıklı olarak güven duyması elzemdir.
Tıbbi istatistiklere göre hastalar, Mide Küçültme işlemi sonrasında yaşanan ilk 6 aylık zaman zarfında, ameliyat öncesindeki kilolarının yarısını kaybetmektedir. Sonraki 6 ay içinde yine yüzde 50 oranında kilo kaybı yaşanır. Böylece bir yıl içinde toplam kilonun yüzde 75’i kaybedilir. Danışanların ideal kilolarına 1,5 sene içinde ulaşmaları öngörülür. Bu noktada en önemli husus, hastaların beslenme programına ne kadar sadık kaldığı ve korunma programını harfiyen uygulamasıdır. Kesinlikle 180 günlük ilk zaman zarfı en mühim olanıdır.
Cerrahi müdahale ile gerçekleştirilen aşırı kilo tedavisinde iki önemli hedef ve amaç vardır. Bunlardan ilki; midenin küçültülerek tüketilen besin miktarının otomatik olarak azaltıldığı ‘Kısıtlayıcı Ameliyatlar’dır. İkinci amaç ise bağırsakların kısaltılarak emilimin azaltılması için besin emiliminin düşük seviyelere çekilmesidir.
Obezite Cerrahisi, hormonal rahatsızlığı olmadığına kanaat getirilen ama halen kilo veremeyen ve bunların yanı sıra farklı tedavi metotlarına da cevap vermeyen hastalarda uygulanır. Aşırı kilodan muzdarip her hastaya bu cerrahi işlemler uygulanamayabilir.
Obez bireylerin ameliyatla tedavi edilebilmesi için bazı kıstaslar vardır. Hastanın yaşamsal tehlikesinin olmadığına kanaat getiren hekim bu kararı verebilir.
18-56 yaş aralığında bulunan, VKİ 40 üzerinde olan, kardiyoloji, gastroenteroloji, yüksek kolesterol, uyku apnesi sorunları yaşayan, hormon problemleri bulunan, madde ya da alkol iptilası olan hastalara uygulanmaz. Ayrıca 5 sene boyunca kronik obezite hastalığı bulunan hastalara da uygulanmaz. Hekimler, farklı tedavi yöntemleri ile sonuca ulaşamayan hastalarda obezite cerrahisi yöntemlerini uygularlar.
Obezite cerrahisi amacıyla başvurmuş kişilerde ilk görüşme sırasında ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir.
Standart bir hasta değerlendirmesi 20 dk sürebilecekken bu hastalar ile görüşme yaklaşık 45 dk olmaktadır.
Obezite Cerrahisi hasta görüşme sırasında kişinin beslenme şekli, ek hastalıkları, kullandığı ilaçlar, daha önce diyet yapıp yapmadığı, obeziteye neden olabilecek hastalıklar, alkol, sigara, egzersiz durumu, mesleği, evde kaç kişi yaşadığı, bir gününün nasıl geçtiği, tatlı düşkünlüğü, gece horlamaları, ekonomik durum (ameliyat sonrasında vitamin ve protein takviyelerini alabilmesi açısından) değerlendirilir.
Hastaya yöntemin detayları, ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonlar, yaşamında oluşacak değişiklikler detaylı anlatılır. Bu görüşmeler mümkünse ailesi ile birlikte yapılmalıdır.
Görüşmeden sonra hastaya hemen karar vermemesi, düşünmesi için birkaç gün süre vermek gerekir. İsterse bu süre zarfında daha önce ameliyat olmuş kişilerle görüşmesi sağlanıp fikir alması, empati yapması sağlanabilir.
Tabi ki yukarıda sayılan kriterler uygulanırken hastanın obezite ameliyatı için uygun olup olmadığı da değerlendirilir.Bu bağlamda aşağıdaki kriterler göz önüne alınmalıdır.
Öncelikle kişinin obezite sorunu en az son 3 yıldır var olmalı.Ayrıca daha önce profesyonel yardımla (diyet,spor) kilo vermeye çalışmış ancak başaramamış olmalı.
Obezite ameliyatlarında yaş kriteri için ise 18-74 yaş arasında bu ameliyatların yapılabileceği söylenebilir. Ancak artık adolösan dönmede de 15-18 yaş arasında bu ameliyatlar yapılabiliyor. Bu kriterleri sağlayan kişilerde aşağıdaki kriterlere göre değerlendirme yapılır.
Bu noktada vücut kitle indeksi dediğimiz kavram ortaya çıkar. VKİ kişinin kilosu ile birlikte boyunu da dikkate alan bir hesap sonucudur. Kişinin boyunun metre olarak karesi alınır , çıkan sonuç kg cinsinden kilosuna bölünerek bulunur.
Örneğin bir kişinin boyu 1,60 , kilosu 140 olsun. İlk önce 1,6×1,6= 2,56 daha sonra 140/2,56=54,6. Kişinin VKİ=54,6.
Dünyada pek çok ülkede obezite cerrahisi derneklerinin önerisi doğrultusunda aşağıdaki kriterler uygulanır.
Ancak bazı durumlarda kişi bu kriterlere uysa bile ameliyat etmek doğru olmayacaktır.
VKİ olarak ameliyat kriterlerine uymayan veya ameliyat olmak istemeyen kişilere de ameliyatsız yöntemler olan mide balonu ve mide botoksu uygulanabilmektedir. Başarı şansı ameliyat kadar yüksek olmasa da hastaya kilo verme sürecinde önemli destek sağlayacak bu yöntemleri de uygun hastalarda önerebilmekteyiz.
Obezite Cerrahisinde önemli olan ameliyat veya ameliyatsız yöntemler için uygun hastayı seçip, uygun müdahaleyi yapabilmektir. Ancak o zaman mükemmel sonuçlar alınabilir.
Özellikle son yıllarda obezite cerrahisi hayatımızda sıkça duyduğumuz kavramlar arasında yerini aldı. Hemen hemen herkes günlük yaşamında obezite ameliyatı geçirmiş biriyle karşılaşıyor, hatta aile ve yakın çevresinden kişilerin obezite ameliyatı deneyimine tanıklık ediyorlar.
Her geçen gün aşırı şişmanlık nedeniyle yaşamsal anlamda kalite kaybeden bireyler, birçok sağlık sorunu da yaşamaktadırlar. Bu da obezite cerrahisine başvurmalarına neden olmaktadır. Peki ama bu kolayca tercih edilebilecek bir yol mudur? Elbette ki hayır.
İnsan hayatının söz konusu olduğu obezite alanında uzman hekimler ve obezite merkezleri hastaya uyguladıkları gerekli tetkikler sonucunda obezite ameliyatına karar kılarlar. Tam bu noktada da obezite ameliyatlarında hastane donanımı ve hastanenin uzman ekibinin önemi konusu gündeme gelmektedir. Zira, yaşamsal öneme sahip bu konuda bireyler en doğru yolu izlemek zorundadırlar.
Obezite ameliyatı yoluyla aşırı kilolarıyla mücadele yoluna çıkanlar, hekim ile birlikte hastaya özel ameliyat şekline karar vereceklerdir. Tam bu noktada, hastaların obezite cerrahi merkezlerinde üzerinde durması ve tatmin edici yanıt alması gereken sorular vardır.
Obezite cerrahisi ekibinin kimlerden oluştuğu ve cerrahi merkezinin donanımının ne olduğu akla gelebilecek en önemli iki araştırma sorusudur.
Elbette ki obezite cerrahisinde tercih edilen ameliyatın başarısında operasyonun öncesi, esnası ve sonrasında görev alan ekibin rolü oldukça büyüktür. Obezite hastası, ameliyattan önce yapacağı hastane ve uzman görüşmelerinde bu konulara dikkat etmeli, gerekirse önceden incelemelerde bulunmalıdır. Ki bu, hastanın olmazsa olmaz hakkıdır.
Obezite merkezinin etkin imkân ve teknolojiye sahip donanımıyla birlikte hizmet verecek bu geniş ekibin görevlerini mercek altına yatırmakta fayda bulunmaktadır.
Genel cerrahın ameliyatta baş rolü oynayacağı obezite cerrahisinde hastalar, ameliyat sırasında alacakları anesteziye uygunluk yönünden değerlendirilirler. Ameliyat sırasında anesteziye bağlı oluşabilecek komplikasyonları önlemek adına tedbir alınır. Herhangi bir problem görüldüğü takdirde kardiyoloji veya göğüs hastalıkları uzmanıyla görüşüp ameliyat öncesi dönemde tedavi önerilebilir.
Obezite Ameliyatı Öncesi hastalarımızın kan tahlillerine bakılarak hormonal ve metabolik durumları etraflıca incelenir. Bu nedenle endokrinoloji muayenesi olmazsa olmazlardan biridir. Obeziteye yol açan hastalıklar tespit edilir .
Obezite Ameliyatı olmayı engelleyecek bir durum söz konusu ise önce problemi ortadan kaldırmak için uygun tedaviye başlanır. Tedavi takibi yapıldıktan sonra ameliyat olmaya engel bir durum kalmadıysa obezite ameliyatına onay verilir. Kardiyoloji muayenesindeyse hastalarımızın kan tahlillerine bakılarak ve elektrokardiyografi incelenir.
Obezite Ameliyatı olmayı, anestezi almayı engelleyecek bir durum söz konusu ise önce problemi ortadan kaldırmak için uygun tedaviye başlanır. Tedavi takibi yapıldıktan sonra ameliyat olmaya engel bir durum kalmadıysa, ameliyata onay verilir.
Obezite cerrahisi öncesi hastanın akciğer grafisi de incelenir. Obezite Ameliyatı olmayı, anestezi almayı engelleyecek bir durum söz konusu ise diğerlerinde olduğu gibi yine problemi ortadan kaldırmak yoluna gidilir.
Sıra, KBB (Kulak Burun Boğaz) muayenesine geldiğinde hastada ameliyata engel olabilecek herhangi bir enfeksiyonun varlığı araştırılır. Eğer gribal bir durum varsa gerekli tedaviye başlanır. Enfeksiyonel durum ortadan kaltığında ameliyat aşamasına geçilir.
Obezite ameliyatından önce ve sonra olmazsa olmazlar arasında psikolog muayenesi yer alır. Tüp mide ameliyatı öncesinde psikolog muayenesi ile obezitenin ruhsal ve davranışsal nedenleri incelenir. Psikolog, hasta gerçekten bu ameliyata hazır hissediyor mu, ne kadar araştırdı ve ne kadar bilinçli, kilo vermeyi gerçekten istiyor mu yoksa yakınlarının baskısıyla mı ameliyat oluyor gibi soruların yanıtlarını doğru bir şekilde elde etmelidir.
Obezite Ameliyatı sonrasında ise psikolog, hastanın yaşamsal anlamdaki yeni düzeninde yanında olmalı ve duygu durumunu, davranışlarını kontrol altında tutması için destek vermelidir.
Obezite cerrahisinde hasta belirlenecek ameliyat öncesinde tüm bu konularda bilinç sahibi olmalıdır ki uzmanlar en doğru tespitleri ortaya koyabilsinler. Bu bakımdan, hasta obezite merkezindeki cerrahlar kadar diğer uzmanlardan oluşacak ekiple ilgili de araştırma yapmalı ve bilgi sahibi olmalıdır.
Obezite cerrahisinde oluşturalacak tıbbi ekibin rolü önemlidir. Obezite cerrahisinde belirlenecek ameliyat türü öncesi muayeneler yapılır. Obezite cerrahisinde doktorlardan oluşan ekibin muayeneleri sonucu ameliyata onay verilir.
Obezite cerrahisinde görev alan ekip, genel cerrah, endokrinolog, göğüs hastalıkları uzmanı, psikiyatr, kardiyolog, bariatri konusunda uzman diyetisyen, obezite koordinatörü, ameliyat ve servis hemşiresi, anestezi doktoru, kulak burun boğaz doktoru ve psikolog’ tan oluşur.
Obezite çağımızın en önemli hastalıklarından birisidir. Evet hastalık diyorum çünkü özellikle vücut kitle indeksi (boy ve kilo ile yapılan hesaplama) 35’i geçenlerde diyabet, hipertansiyon, bel fıtığı, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması, beklenen yaşam süresinin kısalması, felç geçirme, uyku apnesi, nefes darlığı, meme, barsak kanseri dahil bazı kanserler gibi pek çok hastalık için risk oluşur.
Vücut kitle indeksi 40’ı geçenlerde ise durum kendiliğinden zaten morbid yani hastalık anlamına gelen dereceye geçmiş oluyor. Diyet ve spor tabi ki ilk önce denenmesi gereken uygulamalardır. Ancak günümüzde ilaç tedavileri de dahil obezite tedavisinde en etkin yolun obezite cerrahisi olduğunu belirtmem gerekir.
Obezite cerrahisi olan hastaların ameliyat sonrası takibi son derece önemlidir. Yanlış bilgilenmeler ya da bilinçsizce yapılan hatalar başarı şansını düşürebilir. Bu anlamda obezite cerrahisi geçirmiş hastalara ameliyat sonrası uyarılarım şunlar olabilir;
Tabi bütün bunları okuyunca aklınıza şu gelebilir. ‘’zaten bunları yapacak olsam ben kilo veririm. Neden ameliyat olayım ki? ‘’ Eğer zaten bunları yapabiliyor ve kilo verebiliyorsanız siz ameliyat için uygun bir kişi değilsiniz. Başarılı olan azınlık grubundasınız, bu nedenle bir tebriği kesinlikle hak ediyorsunuz. Ancak bunları uygulayamayan hastalarımıza şunu söyleyebilirim ki obezite cerrahisi sonrası yukarıda yazılan kurallara uymanız son derece kolay olacak. Bu ameliyatların bir mucize olmadığını önemli olanın beslenme alışkanlıklarını değiştirme sürecinde kilo verme konsunda çok ciddi bir destek sağladığını belirtmem gerekir. Asıl olan ameliyat sonrası takip ve destek sürecidir, Bu aşamada sağlıklı beslenmeyi öğrenerek kalıcı olarak sağlıklı bir bedene sahip olmak ana hedef olmalıdır
Merak etmeyin sonraki süreç daha iyi olacak
Hastanın beslenme durumu saptandıktan sonra uygulanan bu programla cerrahi sonrası diyete uyumunun arttırılması hedeflenir.
Ayrıca bu dönemde yağsız vücut kitlesi (kas ve kemik kütlesi) nin korunması için yararlanımı yüksek whey proteini takviyeleri önerilir.
Bu evrede katı-sıvı ayrımı oldukça önemlidir. Küçülen mide hacmine uygun olarak katı besinlerle birlikte sıvı besin tüketimi önerilmez. Katı ve sıvı besin tüketimi arasında 30 dakika zaman farkı bırakılması önerilir.
Bireye bariyatrik yaşama uygun, bariyatrik beslenme piramiti ile beslenme eğitimi verilir. Bireyin beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri izlenir, kilo koruma programı ile hasta düzenli aralıklarla takip edilir.
Tüp mide ameliyatından 24 saat sonra su, 48 saat sonra çorba,meyve suyu,laktozsuz süt içerek sıvı diyet dönemine başlamış oluyorsunuz. Bu 15 günlük sıvı diyet döneminde katı herhangi bir besin tüketmemek bu dönemin en önemli kuralıdır. Bu dönemde içilen sıvılar ılık, şeffaf, berrak, tanesiz, şekersiz olmalıdır. Çok sıcak veya çok soğuk olması barsak hareketlerini bozacağı için önerilmemektedir.
Bu dönemde taze meyve suyu veya şekersiz komposto, laktozsuz süt, laktozsuz sütten yapılmış ayran, et suyu/ tavuk suyu/ kemik suyu ve proteini arttırılmış içecekler, cerrahi sonrası verilen protein tozları ve bolca su tüketilmelidir.
Taze meyve suları hazırlanırken meyve seçimleri önemlidir. Portakal, mandalina, greyfurt gibi asitli; vişne, nar gibi ekşi meyvelerin suları tercih edilmemelidir. Elma, armut suyu ve ya kayısı, ayva kompostosu bu dönem için güvenilirdir. Bu meyvelerin içerisinde bulunan lif oranları fazla olduğu için hastanın barsak hareketini arttırmakta ve kabızlık gibi problemini minimuma indirmektedir. Meyve suları bu dönemde bir seferde maksimum100 cc. içilmesi tavsiye edilir. Günlük ne kadar içilebileceği diyetisyeniniz tarafından belirlenmelidir.
Laktozsuz süt bu özel dönemde normal süte göre tercih edilmelidir. Laktozsuz süt ile hazırladığınız içecekler sizlere sindirim problemleri yaşatmayacaktır. Obezite cerrahisinden sonra gün içerisinde tansiyonu düşen, tuzlu bir tat arayanlar için laktozsuz yoğurda su ve tansiyon hastası değilse biraz tuz karıştırılarak yapılan ayran tercih edebilirler.
Bir diğer protein kaynağı ise et/tavuk/ kemik suyudur. Bu sularını hazırlarken haşlama suyuna baharat, salça, soğan, sarımsak, limon suyu gibi mide asidini arttıracak gıdalar konulmamalıdır. Tansiyon hastası olmayan bireyler içerisine bir miktar tuz koyabilirler. Tavuk/et suyunun tadını hoş bulmayan hastalar içerisine sonradan süzmek şartı ile gaz yapmayan sebzelerden koyabilir veya laktozsuz yoğurt ile terbiye yapabilirler.
Bu dönemden tüketilmesi gereken bir diğer önemli içecek ise protein tozlarıdır. Hastaların günlük ihtiyacı kadar protein almaları ilerleyen dönemlerde karşılaşılabilecek Saç dökülmesi, tırnak kırılması, kas kaybı, halsizlik, yorgunluk gibi durumların minimumda olmasını ve iyileşme sürecinin daha hızlı olmasını sağlar.
Bu dönemde bolca su tüketilmesi gerekmektedir. Tüketilmemesi durumunda hastalar baş dönmeleri, halsizlik, göz kararmaları, oluşabilir. Bu dönemde ılık açık çay tüketilebilinir. Ancak kahve kesinlikle tüketilmemelidir.
İçecekler çok yavaş ve ufak yudumlarla verilen ölçülerde içilmelidir. Büyük bir yudum aldığında kişiler yemek borusunda tıkanma hissi yaşayabilirler. Sıvı tüketimi ile bazı hastalarda kabızlık veya ishal gibi durumlar görülebilir. Bu gibi durumlarla karşılaşıldığında doktor ve diyetisyenle iletişime geçilmelidir.
Obezite Cerrahisi Koordinatörü Belkız Keskin
OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA PÜRE DÖNEMİNDE NELER TÜKETİLMELİDİR?
Obezite cerrahisinden sonra oluşan yeni midenin alışma süreci için normal ( katı ) beslenme sürecine aşamalı diyetler ile geçmek gerekir. Bu aşamalarının olmasının sebebi midenin alışma sürecini tamamlaması ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak için adeta beyine format atmayı amaçlamaktadır . Berrak sıvı dönemini, yumuşak püre diyeti dönemini takip etmektedir.
Püre diyetinde dikkat etmeniz gerek en önemli husus tüm besinleri blender yardımı ile tanesiz püre haline getirilmiş olmasıdır. Bu dönemde pürenin açık kıvamlı olması, mideyi yormamak ve normal beslenmeye geçiş döneminde midenin alışması açısından önemlidir.
Bu dönemde kısıtlı miktarda besin tüketimi sağlandığı için besinlerin protein içeriğinin yüksek olması, kas kaybının minimum düzeyde olması için önemli bir rol oynamaktadır.
-Porsiyonunda şeker oranı 10 gr’dan az olan bebek püreleri
-Blenderize edilmiş çorbalar ( Gaz yapmayacak gıdaların olmasına özen gösterilmelidir.)
-Yumurta (rafadan ile başlayıp ilerleyen günlerde yağsız omlet veya menemen tarzında devam edilebilir.)
– Tercihe göre; az yağlı veya yağsız peynir
-Haşlama ızgara veya buharda pişirilmiş sebzelerin püreleri
-Ton Balığı ( yağsız )
-Kabuksuz elma,şeftali,muz,kayısı gibi yumuşak meyveler.( Asitli meyveler hariç )
-Orta boy bir patatesin püresi
Obezite Cerrahisi Koordinatörü Belkız Keskin